Mesnevi-i Nuriye - page 185

takdis ederiz o zatı ki, en büyük lütfu en büyük aza-
mete, en yüksek şefkati en yüksek ceberuta idhal ettiği
gibi, nihayetsiz kurbu nihayetsiz bu’d ile cem edip, zer-
reler ile şemsler arasında uhuvveti tesis etmiştir. Birbiri-
ne zıt olan bu şeyleri cem etmekle derece-i azametini bir
derece göstermiştir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim
a’mal-i salihadır. salih amel ise, maddî ve manevî hu-
kuk-i ibâda tecavüz etmemekle hukukullahı da bihakkın
ifa etmekten ibarettir. ecnebilerden alınan maddî bilgi-
ler, sanat ve terakkiyata ait ise lâzımdır, sefahate dair ise
muzırdır.
o
?n
Ó° s
ùdGn
h o
In
Ó°s
üdG p
¬r
«n
?n
Y m
ós
ªn
ëo
e n
ás
eo
G r
ºn
Mr
QGn
h n
Ú/
ªp
MGs
ôdG n
ºn
Mr
Qn
G BÉ n
j -n
G
p
¿Én
Á/
’r
G p
Qƒo
æp
H o
?n
Ós
°ùdGn
h o
In
Ós
°üdG p
¬r
«n
?n
Y m
ós
ªn
ëo
e p
ás
eo
G n
܃o
?o
b r
Qu
ƒn
fn
h
(1)
n
Ú/
e'
G p
?n
Ór
°Sp
’r
G n
án
©j/
ôn
°T r
º u
¶n
Yn
h p
¿'
Gr
ôo
?r
dG n
¿Én
gr
ôo
H r
Qu
ƒn
fn
h p
¿'
Gr
ôo
?r
dGn
h
®
Mesnevî-i nuriye | 185 |
Z
eYlü
l
-h
uBaB
lık.
lütuf:
güzellik, hoşluk, iyilik, ihsan.
maddî:
madde ile alâkalı, cismanî.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
muzır:
zararlı, zarar veren.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
salih:
dinin emir ve yasaklarına
uygun hareket eden, takva sahi-
bi, müttakî.
sefahat:
yasak şeylere, zevk ve
eğlenceye aşırı derecede düşkün-
lük.
şefkat:
acıyarak ve esirgeyerek
sevme, içten ve karşılıksız merha-
met.
şems:
güneş.
şeriat:
din, İslâm dini.
takdis:
yüceltme, mukaddes say-
ma, kudsî ve mübarek sayma.
tecavüz:
saldırma, sınırını aşma.
terakkiyat:
ilerlemeler, gelişme-
ler, yükselişler.
tesis:
kurma, meydana getirme.
uhuvvet:
kardeşlik.
zat:
azamet ve ululuk sahibi olan.
zerre:
en küçük parça, molekül,
atom.
a’mal-i saliha:
salih ameller,
Allah’ın rızasına uygun yapıl-
mış iyi ve hayırlı işler.
amel:
fiil, iş.
azamet:
büyüklük, ululuk, yü-
celik.
bihakkın:
tamamıyla, hakkıy-
la.
bu’d:
uzaklık, uzak olma.
ceberut:
ululuk, kudret, icbar,
zorlama, Allah’ın yüce kudre-
ti.
cem:
toplama, biriktirme.
dair:
alâkalı, ilgili.
derece-i azamet:
büyüklüğün
derecesi.
ecnebi:
yabancı.
hukuk-i ibâd:
kulların huku-
ku, insan hukuku.
hukukullah:
Allah’ın hukuku.
ibaret:
meydana gelen, olu-
şan.
idhal:
dâhil etme, içine alma,
sokma.
ifa:
bir işi yapma, yerine getir-
me.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!.
iman:
inanç, itikat.
kurb:
yakın olma hâli, yakın-
1.
Ey merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’e (
ASM
)
merhamet et, ümmet-i Muhammedin (
ASM
) kalplerini iman ve Kur’ân nuruyla aydınlat,
Kur’ân’ın bürhanını nurlandır, İslâm şeriatını yücelt, âmin.
1...,175,176,177,178,179,180,181,182,183,184 186,187,188,189,190,191,192,193,194,195,...528
Powered by FlippingBook