Mesnevi-i Nuriye - page 179

Üçüncüsü
, her şeyin icat ve inşasındaki sühulettir.
gözle görünen sanattaki sühulet ispata, delile muhtaç
değildir.
İ’lemEyyühe’l-Aziz!
küre-i arz mağazasından me’külât ve meşrubat ve li-
bas ve sair ihtiyaçlarınızı temin ediyorsunuz. parasız al-
dığınız bu malları İlâhî hazineden almayıp, birer birer es-
baba yaptıracak olursanız, acaba bir nar tanesini ne ka-
dar zamanlarda elde edip, ne kadar pahalı alacaksınız?
Çünkü o nar, bütün eşya ile alâkadardır. Az bir zaman-
da, az bir kıymetle husule gelmesi imkân haricidir. Ve
aynı zamanda ondaki ziynet, intizam, sanat, rayiha, tat
ve koku gibi lâtif şeylerden anlaşılıyor ki, o nar tanesi öy-
le sâniin masnuudur ki, icadında külfet ve mübaşeret
yoktur.
Mesele böyle olduğu hâlde, haşeratın zevk ve hevesle-
rini tatmin için her bir noktasında bin türlü i’caz nükte-
leri bulunan o küre-i arz mağazasındaki eşyanın sânii ya
şuursuz, hissiz, iradesiz, ilimsiz, ihtiyârsız, kemalsizdir ki,
bu kadar bol zîkıymet antika eşyayı parasız dağıtıyor. Bu
batıl ihtimal, ispata muhtaç olmayan bedihî bir hakikat-
tir. Veya o hazine sahibi, o hazineyi, ahirete gitmek üze-
re gelip muvakkaten kalan insanlara, İlâhî ve rahmanî
bir sofra olarak yaratmıştır. o hazine-i gaypta, eşyanın
icadı “kün” emriyle bağlıdır. Ve bütün eşyanın melekû-
tiyetleri, santral gibi Hakîm, kadîr, Mürîd, Alîm bir Va-
cibü’l-Vücud’un yed-i kudretindedir.
Mesnevî-i nuriye | 179 |
Z
eYlü
l
-h
uBaB
ilim:
bilgi, marifet.
imkân:
mümkün olma, olabilirlik.
inşa:
vücuda getirme, yaratma.
intizam:
düzenlilik, düzgünlük.
irade:
dileme, isteme, bir şeyi ya-
pıp yapmama konusunda için
olan iktidar, güç.
ispat:
sağlam ve dayanıklı hale
getirme; doğruyu delillerle göster-
me.
Kadîr:
her şeye gücü yeten, son-
suz ve daimî güç sahibi olan Allah.
kemal:
olgunluk, mükemmellik,
kusursuz, tam ve eksiksiz olma.
kıymet:
değer.
külfet:
zahmet, sıkıntı.
kün:
“Ol!” manasında Allah’ın var-
lıkları yaratırken verdiği emir.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
lâtif:
yumuşak, tatlı, hoş.
libas:
elbise.
masnu:
sanatla yapılmış eşya,
varlık.
me’külât:
yiyecekler.
melekûtiyet:
her şeyin doğrudan
Allah’ın ilim, hikmet ve kudretine
bakan, sebeplerin müdahale ede-
mediği aslı, esası, iç yüzü.
mesele:
konu.
meşrubat:
içilecek şeyler, içecek-
ler, şuruplar.
muvakkaten:
geçici olarak.
mübaşeret:
bir işe başlama, giriş-
me, temas.
Mürîd:
her şeyi dileyip isteyerek
yapmaya gücü yeten sonsuz ira-
de sahibi olan Allah.
nükte:
ince manalı, ancak dikkat-
le anlaşılabilen mana veya söz.
rahmanî:
bütün varlıkların rızık-
larını münasip bir şekilde karşıla-
yan Allah’a ait.
rayiha:
hoş koku.
sair:
diğer, başka, öteki.
sâni:
her şeyi sanatlı olarak yara-
tan Allah.
sühulet:
kolaylık.
şuursuz:
idraksiz, bilgisiz.
tatmin:
doyurma, ihtiyacını karşı-
lama.
temin:
sağlama.
vacibü’l-vücud:
varlığı zarurî ve
zatî olan; varlığı başkasının varlığı-
na bağlı değil, kendinden olup
ezelî ve ebedî olan Allah.
yed-i kudret:
kudret eli, her şeyi
tutan Allah’ın kudret eli.
zîkıymet:
kıymet sahibi, kıymetli.
ziynet:
süs.
ahiret:
dünya hayatından
sonra başlayıp ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
alâkadar:
ilgili, ilişki.
Alîm:
her şeyi hakkıyla bilen
sonsuz ilim sahibi olan Allah.
antika:
değerli ve mükemmel
sanat eseri.
batıl:
boş ve manasız olan,
gerçeğe uymayan, doğru ve
haklı olmayan.
bedihî:
delil ve ispata muhtaç
olamayacak derecede açık ve
ortada olan.
delil:
bir davayı ispata yara-
yan şey, bürhan.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
hakikat:
gerçek, esas.
Hakîm:
her şeyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,
hikmet sahibi Allah.
hariç:
bir şeyin dışı, dışarısı,
dışta kalan.
haşerat:
haşereler, zararlı kü-
çük böcekler; değersiz ve za-
rarlı kimseler.
hazine-i gayp:
gayp hazinesi,
var olan fakat görünmeyen
hazine.
heves:
bir şeye karşı duyulan
istek, arzu.
husul:
olma, meydana gelme.
icat:
vücuda getirme, yoktan
var etme.
i’caz:
mucizelik, insanların
benzerini yapmaktan âciz kal-
dıkları şeyi yapmak.
ihtimal:
olabilirlik.
ihtiyarsız:
bir işi yapabilmek
hususunda iktidar ve gücün
bulunmaması.
ilâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
Hakka dair.
i’lem eyyühe’l-aziz:
ey aziz
kardeşim, bil ki!
1...,169,170,171,172,173,174,175,176,177,178 180,181,182,183,184,185,186,187,188,189,...528
Powered by FlippingBook