mukabil sevmelerini ve kıymettar sanatlarına karşı
methüsena etmelerini istediğini ve her bir zîhayatın
hayatı doğrudan doğruya, vasıtasız olarak
Zat-ı
Hayy-ı Kayyum
’un dest-i kudretinde olduğunu bildi-
riyor.
Dördüncü Remiz:
Hayat, imanın altı erkânı olan
(1)
p
Qn
ón
?r
dÉp
Hn
h p
ôp
N'
’r
G p
?r
ƒn
«r
dÉp
Hn
h /
¬p
?o
°So
Qn
h /
¬p
Ño
à`o
cn
h /
¬p
à`n
µp
Ä= '
?n
en
h $Ép
H o
âr
æn
e'
G
rükünlerine bakıp ispat ettiğini o kadar lâtif bir tarz-
da ders veriyor, izah ediyor ki; o belâgat-i ifade, in-
sanı hayran ediyor.
Beşinci Remiz
: Birinci remzin on altıncı hassa-
sında zikredilen, hayat bir şeye girdiği vakit, o cese-
di bir âlem hükmüne getirdiğini; cüz ise, küll gibi;
cüz’î ise, küllî gibi bir camiiyet verdiğini çok güzel-
liklerle gayet şirin bir tarzda izah ediyor. Hem hati-
mesinde, İsm-i Azam bazı evliya için ayrı ayrı oldu-
ğunu beyan ediyor.
aLtıNCı NüKte
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
933
kayyumiyet-i İlâhiyeye bakan ayetlerin bir nükte-
sine ve
Kayyum
İsm-i Azamının bir cilve-i azamına,
muhtasar olarak Beş Şua ile işaret eder.
Birinci Şua
: Bu kâinatın
Hâlık-ı Zülcelâl’
i bizatihî
Kayyum’
dur, daimdir, bâkîdir. Bütün eşya onun
kayyumiyetiyle kaimdir, devam eder, vücutta kalır,
beka bulur. o nispet-i kayyumiyet bir an kesilse, bü-
tün eşya birden mahvolur. Şeriki ve naziri yoktur.
Maddeden mücerret, mekândan münezzeh, tecezzi
ve inkısamı muhal, tagayyür ve tebeddülü mümteni;
ihtiyaç ve aczi imkân haricinde bir zat-ı Akdes’in bir
Lem’aLar | 1111 |
f
iHriST
hükmüne:
yerine, değerine.
iman:
Allah’a ve diğer iman esas-
larına inanma.
inkısam:
kısımlara ayrılma, bö-
lünme.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve manaca
diğer isimlerini kuşatmış olan isim-
leri.
izah etmek:
açıklamak, anlatmak.
kaim:
ayakta duran.
Kayyum:
başlangıcı olmaksızın
var olan ve yarattıklarını ayakta,
varlık âleminde tutan Allah.
kayyumiyet:
başlangıcı olmaksı-
zın var olan Allah’ın yarattıklarını
ayakta, varlık âleminde tutması.
Kayyumiyet-i İlâhiye:
başlangıcı
olmaksızın var olan Allah’ın yarat-
tıklarını ayakta, varlık âleminde
tutması.
küll:
bütün.
küllî:
çok miktarda; bütüne men-
sup parçalardan ve fertlerden
meydana gelen; bütün.
lâtif:
güzel, hoş.
mekân:
yer; kalınan, oturulan yer.
methüsena:
methedip övmek.
muhal:
imkânsız; olması mümkün
olmayan.
muhtasar:
kısaltılmış, kısa, özet.
mücerret:
her şeyden uzak.
mümteni:
mümkün olmayan, im-
kânsız.
münezzeh:
uzak, bir şeye ihtiyacı
olmayan, muhtaç olmayan
nazir:
benzer, eş.
nispet-i kayyumiyet:
kayyumiyet
bağı, bütün varlıkların Cenab-ı
Hakkın kudretiyle mevcut hâllerini
koruyabilmeleri, varlıklarını devam
ettirebilmeleri.
nükte:
ince manalı söz; ancak dik-
katle anlaşılabilen mana.
remiz:
işaret.
rükün:
temel, esas.
şerik:
ortak.
şua:
bir ışık kaynağından uzanan
ışık demeti.
tagayyür:
değişme, başkalaşma,
bozulma.
tarz:
usul, şekil.
tebeddül:
değişme, başkalaşma.
tecezzi:
bölünme, parçalanma.
Zat-ı akdes:
her türlü kusur ve
noksandan uzak ve pak olan Zat,
Allah.
Zat-ı Hayy-ı Kayyum:
başlangıcı
olmaksızın var olan, yarattıklarını
ayakta, varlık âleminde tutan ve
gerçek hayat sahibi olan Zat, Al-
lah.
zîhayat:
hayat sahibi, canlı.
zikretmek:
söylemek, sözünü et-
mek.
acz:
güçsüzlük, kuvvetsizlik.
âlem:
dünya.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
bâkî:
yok olmayan, sürekli ve
kalıcı olan, sonsuz.
beka:
varlığını devam ettirme,
devamlılık, sonsuzluk.
belâgat-i ifade:
anlatımdaki
güzellik, düzgünlük.
beyan etme:
açıklama, an-
latma.
bizatihi:
kendisi, kendi za-
tında, kendinden.
camiiyet:
çok şeylerle alâka-
lılık; birçok manayı ve hakikati
üzerinde toplayıcı olmak.
cilve-i azam:
en büyük yan-
sıma, görünme.
cüz:
parça.
cüz’î:
tek maddeden meydana
gelmiş; parçaya ait olan; pek
az; .
daim:
devam eden, devamlı.
dest-i kudret:
kudret eli; Ce-
nab-ı Hakkın güç ve kuvveti.
erkân:
rükünler, esaslar.
evliya:
velîler, Allah dostları.
gayet:
son derece, çok.
Hâlık-ı Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük, haşmet ve heybet sa-
hibi olan bütün varlıkları ya-
ratan Allah.
hassa:
bir şeye has özellik.
hatime:
son, bitiş, sonuç
kısmı.
1.
Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere iman ettim.