Lem'alar - page 1102

hayranlık içinde, güneşin vücuduna inandığı gibi
iman edecek.
üÇüNCü NüKte
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
880
(1)
p
án
ªr
µp
?r
Ép
H n
? u
Hn
Q p
?«/
Ñn
°S '
‹p
G o
´ r
O o
G
ayetinin bir nüktesi
ve Hakem İsm-i Azam’ının bir cilvesi olup, Beş
nokta ile izah edilmiştir.
Birinci Nokta:
İsm-i
Hakem’
in tecelli-i azamı şu
kâinatı öyle bir kitab-ı kebir hükmüne getirmiştir ki,
o kitab-ı kebirin zemin yüzü bir sayfası ve her mü-
zeyyen bahçe bir satırı ve her süslü çiçeği ve yap-
raklı ağacı bir kelimesi suretinde halk etmiştir. o
hâlde, şu kâinat baştan başa
Hakîm-i Zülcelâl’
in
eserleriyle süslenmiş. Hem kendi sanatını kendisi
müşahede ediyor, hem de namütenahi gözlerle bir-
birine baktıran ve birbiri içinde çok deliller ve vecih-
lerle nakkaşının vücuduna şahadet eden ve daima
mizan ve intizam içinde tazelenen ve her küçük bir
çekirdekte koca bir ağacı derç eden ve her bir ağaç-
ta koca kâinatın fihristesini yerleştiren ve her bahar
sayfasını murassa nişan ve münakkaş hediyelerle
süsleyip, huzurunda resmigeçit ettiren ve her an bu
masnuatının lisanıyla methüsena teganni ettiren bu
azametli ve hikmetli kudrete, hangi tesadüfün had-
di var ki, parmak uzatabilsin?
İkinci Nokta:
“İki Mesele”dir.
Birinci Mesele:
nihayet kemalde bir cemal ve ni-
hayet cemalde bir kemal, kendini görmek ve gös-
termek istemesine ve tanıttırıp sevdirmesine
f
iHriST
| 1102 | Lem’aLar
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
azametli:
büyük.
cemal:
güzellik.
cilve:
görünme, yansıma.
daima:
her zaman, sürekli.
derç etmek:
içine yerleştirmek,
koymak.
fihriste:
bir şeyin içinde nelerin
bulunduğunu sırayla gösteren
liste.
Hakem:
haklıyı haksızı ayıran Al-
lah.
Hakîm-i Zülcelâl:
sonsuz heybet,
haşmet, büyüklük sahibi olan ve
her şeyi belirli gayelere yönelik,
faydalı, anlamlı, yerli yerinde ya-
ratan Allah.
halk etmek:
yaratmak.
hikmetli:
gayeli, faydalı, anlamlı
ve yerli yerinde olan.
iman etmek:
Allah’a inanmak.
intizam:
düzen, tertip.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın bin
bir isminden en büyük ve manaca
diğer isimlerini kuşatmış olan isim-
leri.
İsm-i Hakem:
haklıyı haksızı ayı-
ran, her şeyi hikmetle, bir gaye
için ve faydalı bir şekilde yaratan
Cenab-ı Hakkın Hakem ismi.
izah etmek:
açıklamak, anlatmak.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin ta-
mamı, bütün âlemler, varlıklar.
kemal:
mükemmellik, kusursuz-
luk.
kitab-ı kebir:
büyük kitap; kâinat
kitabı.
kudret:
güç, kuvvet.
lisan:
dil.
masnuat:
sanatlı olarak yara-
tılmış şeyler.
mesele:
önemli konu.
methüsena:
methedip öv-
mek.
mizan:
ölçü, denge.
murassa:
kıymetli taşlarla, sır-
malarla süslenmiş.
münakkaş:
nakışlı, işlemeli.
müşahede etmek:
görmek,
seyretmek.
müzeyyen:
süslü, süslenmiş.
nakkaş:
nakşı yapan, işlemeyi
yapan.
namütenahi:
sonsuz.
nihayet:
son derece.
nişan:
bir hizmetten dolayı ve-
rilen madalya; işaret.
nükte:
ince manalı söz; ancak
dikkatle anlaşılabilen mana.
resmigeçit:
geçit töreni.
sanat:
ustalık, hüner, marifet;
güzel eser.
suret:
şekil, biçim.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
tecelli-i azam:
en büyük gö-
rünme, belirme.
teganni ettirmek:
makamına
uygun olarak okutmak.
tesadüf:
rastlantı.
vecih:
yön, taraf.
vücut:
varlık, var olma.
zemin:
yer.
1.
İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle çağır. (Nahl Suresi: 125.)
1...,1092,1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099,1100,1101 1103,1104,1105,1106,1107,1108,1109,1110,1111,1112,...1406
Powered by FlippingBook