Lem'alar - page 1092

derecatına münasip çok zerafet ve nezaketle ve ka-
naat-i tamme verir bir surette beyan eder.
Altıncı Mertebe
:
Cenab-ı Hâlık-ı Azam
Hazretle-
rinin ism-i celîli olan
(1)
o
ôn
Ñr
cn
G *n
G
lâfza-i celâlinin muk-
teziyatından
Âdilü’l-Hakem, Kadîrü’l-Alîm, Vahi-
dü’l-Ehad, Sultanü’l-Ezelî
esma-i şerifesinin mevsu-
fu ve bütün eşya kabza-i tasarrufunda olduğunu;
bunlardaki nizam ve mizanın
Kitab-ı Mübin
ve
İmam-ı Mübin
ünvanıyla iki bab olduğunu; ve ism-i
Evvel
ve
Ahir
’in tecellisi mebde ve müntehaya ba-
karak, asıl ve nesil, mazi ve müstakbel, emir ve
ilim
İmam-ı Mübin’
e; ve ism-i
Zahir ve Bâtın
’ın te-
cellisi ise, eşya üzerinde fâtıriyetin ve hallâkıyetin
zımnında,
Kitab-ı Mübin’
e işaret ettiklerini ve bu
mertebede gösterilecek fevaid-i kesirenin bir kısmı
da otuz İkinci sözde izah edilmiş olup burada da ic-
malen zikrolunduğu mukayyeddir.
Yedinci Mertebe
: Cenab-ı rabb-i Yezdan Hazret-
lerinin her şeyden ilmen ve kudreten ve rahmeten
azamet ve uluvv-i şanını,
Hallâku’l-Fettah, Fa’âlü’l-
Allâm, Vehhâbü’l-Feyyâz
esma ve sıfât-ı İlâhîsiyle,
kâinat enva-ı mevcudatıyla, Hâlık-ı Azam’ın nur-i
cemalinin tecelliyatını ve ef’al ve kemalinin inkişafa-
tını izhar; ve bu esma-i mübarekenin dürbünleriyle
mevcudattaki gûnagûn cilveleri altında ef’al-i İlâhi-
yeye ve âsârına nazar-ı ibretle bakılmakla müsem-
ma-i zülcelâl’e intikal ve kesb-i ıttılâ edilir diye ga-
yet güzel beyan eder.
f
iHriST
| 1092 | Lem’aLar
Âdilü’l-Hakem:
her hak sahibine
hakkını veren, haklıyla haksızı ayı-
ran Allah.
âsâr:
eserler.
bab:
kapı; bölüm, kısım.
beyan:
açıklama, anlatma.
Cenab-ı Hâlık-ı azam:
en büyük,
en yüce yaratıcı olan Allah.
Cenab-ı rabb-i Yezdan:
şerleri
yarattığı gibi bütün hayırları da ya-
ratan, besleyen, büyüten, yetişti-
ren varlıkları uyum içinde sevk ve
idare eden şeref ve büyüklük sa-
hibi Allah.
ef’al:
fiiller.
ef’al-i İlâhîye:
Allah’ın fiilleri.
enva-ı mevcudat:
varlıkların çe-
şitleri.
esma:
adlar, isimler.
esma-i mübareke:
mübarek isim-
ler, hayırlı isimler.
esma-i şerife:
şerefli, değerli isim-
ler.
Fa’alü’l-allâm:
sonsuz ilim sahibi
olan ve her an faaliyette bulunan
Allah.
fâtıriyet:
Allah’ın varlıkları farklı
fıtratlarda, farklı yaratılış özellik-
leriyle benzersiz ve harika şekilde
yaratması.
fevaid-i kesîre:
çok faydalar.
gûnagûn:
renk renk, çeşit çeşit.
Hâlık-ı azam:
sonsuz yücelikte ve
büyüklükte olan, her şeyi yoktan
yaratan yaratıcı, Allah.
hallâkıyet:
Allah’ın varlıkları yok-
tan yaratması.
Hallâku’l-Fettah:
her şeye lâyık
bir şekil açan ve görünüş kazan-
dıran yaratıcı, Allah.
icmalen:
kısaca, özet olarak.
İmam-ı mübin:
gayp âlemine;
yani geçmiş ve geleceğe bakan,
görünen vücuda değil; asla, nesle
ve köke ve tohuma bakan İlâhî
emrin bir nevi ünvanı; her hangi
bir şeyin bütün özelliklerinin ya-
ratıcının ilmindeki plan ve progra-
mının kaydı.
inkişafat:
açılmalar, gelişmeler.
ism-i celîl:
Allah’ın haşmet ve bü-
yüklüğünü gösteren isim.
ism-i evvel ve ahir:
başlangıcı ol-
mayan, her şeyden önce var olan
ve varlığı sonsuza kadar devam
edecek olan Allah’ın Evvel ve Ahir
isimleri.
ism-i Zahir ve Bâtın:
varlıkların
içini yaratan, her şeyin iç yüzünü
bilen ve varlığı her şeyde apaçık
görünen, bütün varlıkların dış yü-
zünü yaratan Allah’ın Zahir ve Bâ-
tın isimleri.
izhar:
gösterme.
kabza-i tasarrufunda:
idaresinin
elinde, idaresi altında.
Kadîrü’l-alîm:
sonsuz güç ve kud-
ret sahibi, her şeyi hakkıyla bilen
Allah.
kanaat-i tamme:
kesin kanaat.
kesb-i ıttılâ etmek:
tanımak, bil-
mek, bilgi sahibi olmak.
Kitab-ı mübin:
her hangi bir şeyin
yaratıcının ilmindeki plan ve prog-
rama göre gerçekleşme, vücut
bulması kaydı; kâinattaki olayları
nizam ve intizam içinde cereyan
ettiren kudret kitabı.
lâfza-i celâl:
“Allah” kelimesi.
mebde:
başlangıç.
mevsuf:
sıfat sahibi.
mukayyet:
kayıtlı; yazılmış.
mukteziyat:
gerekler, gerek-
tiren şeyler.
münteha:
son, en son.
müsemma-i Zülcelâl:
sonsuz
haşmet ve büyüklük sahibi
olan, en güzel isimlerle isim-
lendirilen, en güzel isimlerin
sahibi olan Allah.
nazar-ı ibret:
ibretli bakış,
ders alınacak bakış.
nur-i cemal:
güzelliğin nuru,
aydınlığı, parıltısı.
rahmeten:
şefkat, merhamet,
acıma, esirgeme bakımından.
sıfât-ı İlâhî:
Allah’ın sıfatları.
Sultanü’l-ezelî:
kudret, kuvvet
ve hükümranlığının başlangıcı
olmayan Allah.
tecelli:
görünme, belirme, bi-
linme.
tecelliyat:
tecelliler.
uluvv-i şan:
şanın yüceliği.
ünvan:
ad, isim.
Vahidü’l-ehad:
bir olan ve bir-
liği her bir şeyde tecelli eden
Allah.
Vehhabü’l-Feyyaz:
iyi ve gü-
zel şeyleri bolca akıtan, nimet-
lerini karşılıksız olarak ihsan
ve ikram eden Allah.
zerafet:
zariflik, incelik.
zımnında:
içinde.
zikrolunmak:
sözü edilmek,
bahsedilmek.
1.
Allah en büyüktür, en yücedir.
1...,1082,1083,1084,1085,1086,1087,1088,1089,1090,1091 1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099,1100,1101,1102,...1406
Powered by FlippingBook