BİrİNCİ BaB
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
677
üç Fasıldır.
Birinci Fasıl
: on iki perde perde üstünde ve on
beş delil delil içinde bir bürhan-ı bâhirdir. Bir çiçek-
ten tâ şecere-i tuba’ya kadar muhtelif nağamat ve
mütenevvi lemaat ile nakkaş-ı ezelî ve ebedî’yi akıl
ve kalbe gösterir, aklın gözünü açtırır, kemal-i inti-
bahla sâni-i zülcelâl ve Fâtır-ı zülkemâl’e baktırır.
İkinci Fasıl
: Bütün masnuatın ve cemî-i mahlûka-
tın ve umum mevcudatın tarifat ve tavsifat ve tesbih
ve senasıyla, cemî-i zîhayatın tahiyyat ve cemî-i ev-
rak-ı mühtezze-i zakirînin tahmidatıyla, Cenab-ı
rab, izzet-i zikir ve bu delâlet vecihle ibadete, zikir
ve şükre abdin ne kadar muhtaç, ne kadar müstahak
olduğunu, kur’ân-ı Mu’cizülbeyan ve tarz-ı üslûb-i
nebî-i zîşan (
AsM
) ile telkin ve tavsiye eden bir defi-
ne-i hikmet ve hazine-i rahmettir.
Üçüncü Fasıl
: Şeriksiz, vezirsiz, şebihsiz ve nazir-
siz sultan-ı ezelî ve ebedî olan Bâri-i teâlâ ve te-
kaddes Hazretlerinin, her biri ayrı birer bürhan-ı
vahdaniyet olan esma ve sıfât-ı İlâhiyesinin tecelli-
yat-ı mesrudesiyle ve berahin-i mahkeme ve mersu-
nesiyle, ehl-i dalâlet ve kervan-ı tabiat ve hammal-ı
belâhat ve kafile-i hamakatle, Firavunâne ihtiyâr ve
nemrudâne iltizam, Haccacâne ictisar etmekte ol-
dukları enva-ı şirki def ve reddederek Allah-ı zülce-
lâl’in takdis ve tenzih ve müstahak olduğu tesbih ve
tazim ve temcidin vücubunu talim ve tarif eder.
f
iHriST
| 1084 | Lem’aLar
abd:
kul.
bab:
bölüm, kısım.
Bâri-i teâlâ:
varlıkları, onların aza
ve organlarını birbirine uygun,
düzgün, tertipli yaratan Allah.
berahin-i muhkeme ve mersune:
kuvvetli, sağlam ve değiştirilmesi
mümkün olmayan deliller.
bürhan-ı bâhir:
açık delil.
bürhan-ı vahdaniyet:
Allah’ın bir
oluşunun delili.
cemî-i evrak-ı mühtezze-i zakire
:
zikrederek sevincinden oynayan,
titreyen yaprakların tamamı.
cemî-i mahlûkat:
yaratılmışların
tamamı.
cemî-i zîhayat:
canlıların tamamı.
Cenab-ı rab:
besleyen, büyüten,
yetiştiren bütün varlıkları uyum
içinde sevk ve idare eden şeref ve
yücelik sahibi Allah.
def:
uzaklaştırma, kovma.
define-i hikmet:
hikmet definesi.
delâlet:
delil olma.
ehl-i dalâlet:
doğru ve hak yoldan
sapanlar, iman ve İslâm’dan çıkmış
olanlar.
enva-ı şirk:
Allah’a ortak koşma-
nın çeşitleri, türleri.
esma:
isimler.
Fâtır-ı Zülkemal:
sonsuz mükem-
mellik sahibi olan, varlıkları farklı
fıtratlarda, farklı özellikleriyle ben-
zersiz ve harika şekilde yaratan
Allah.
Firavunâne:
Firavunca, Firavun
gibi, dinsizce.
Haccacâne:
Haccac gibi, zalimlik
yaparak.
hammal-ı belâhat:
ahmaklık ve
düşüncesizliği yüklenenler, taşı-
yanlar.
hazine-i rahmet:
rahmet hazinesi.
ictisar:
cesaret göstermek.
ihtiyâr:
tercih, seçme, isteme.
iltizam:
sarılma, gerekli görme.
izzet-i zikir:
Allah’ı anmanın de-
ğeri, şerefi, yüceliği.
kafile-i hamakat:
aklını gerektiği
gibi kullanmayan, anlayışsızlar
topluluğu.
kemal-i intibah:
tam bir uyanış,
mükemmel uyanış.
kervan-ı tabiat:
tabiat kervanı.
Kur’ân-ı mu’cizülbeyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerini yap-
maktan âciz bırakan Kur’ân
lemaat:
lem’alar, parıltılar.
masnuat:
sanatlı olarak yaratılmış
şeyler.
müstahak:
hak etmiş, hak eden.
mütenevvi:
çeşitli, türlü.
nağamat:
nağmeler, güzel sesler.
Nakkaş-ı ezelî ve ebedî:
her şeyi
zatına has olarak nakış nakış işle-
yen, varlıklara şekil ve suret veren,
varlığının öncesi ve sonu olmayan
Allah.
nazir:
benzer, eş.
Nemrudâne:
Nemrutça, Nem-
rut gibi, inat ederek.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük sahibi, her şeyi sanatla ya-
ratan Allah.
sena:
methetme, övme.
sıfât-ı İlâhîye:
Allah’ın sıfat-
ları.
Sultan-ı ezelî ve ebedî:
kud-
ret, kuvvet ve hükümranlığı-
nın başlangıcı ve sonu olma-
yan Allah,
şebih:
benzer, benzeyen; aynı.
şecere-i tuba:
Tuba ağacı,
cennette bulunan bir ağaç.
şerik:
ortak, pay sahibi.
tahiyyat:
selâmlar, dualar.
tahmidat:
Allah’ı övüp ona şü-
kür ve hamd etmeler.
takdis:
Allah’ı her türlü kusur
ve noksandan uzak tutma, te-
miz ve yüce kabul etme.
tarifat:
tarifler, tanıtmalar.
tarz-ı üslûb-i Nebî-i Zîşan:
şan
sahibi Peygamberimizin üslûp
ve ifade tarzı.
tavsifat:
vasıflandırmalar.
tazim:
büyük sayma, saygı
gösterme, yüce olduğunu be-
lirtme.
tecelliyat-ı mesrude:
söylen-
miş, bildirilmiş tecelliler.
tekaddes:
mukaddes olan.
telkin:
zihinde yer etmesi için
bir fikri tekrar ederek aşıla-
mak, öğüt vermek.
temcit:
Cenab-ı Hakkın bü-
yüklüğünü ilân etmek, Onu
yüceltmek.
tenzih:
Allah’ı her çeşit kusur,
noksan ve ortaktan uzak bilip
söyleme.
tesbih:
Allah’ın şanını yü-
celtme, bütün kusur ve nok-
san sıfatlardan uzak tutma.
veçhile:
yönüyle, tarafıyla.
vücup:
vacip ve lâzım olma,
sabit olma, olmaması imkân-
sız olma, vazgeçilmesi müm-
kün olmama.
zikir:
Allah’ı çok çok anıma.