Lem'alar - page 1083

mukadderat-ı kâinattan olan cennet, bir ağacın mu-
kadderat-ı hayatını taşıyan çekirdeğinde dürbün
gözlerin ağacı görmesi ve az bir fikirle meyveye vu-
sulü nispetinde mukadderat-ı kâinatın fihristesi ve
menbaının mahzeni ve mehazı olan küre-i arzda şe-
cere-i kâinatın bir dalı olan cennetin her yerde bu-
lunması ve meyvesinin yemesinin istib’adını izale
edip hakkalyakîn gösterir.
Hem en büyük bir hâdise olan hadisat-ı kur’âni-
ye ve risalet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesse-
lâmla meşgul ve kâinatın ecram ve âlemlerinde ku-
lak hırsızlığı yapan şeytanların hiçbir cihetle müda-
hale edemediklerini ve nübüvvet-i Ahmediye Aley-
hissalâtü Vesselâmın bütün cin ve inse şümulünü,
şeytanların melâikelerle o yüzden mübarezelerini
mu’cizâne ilân etmekle bütün kâinata mebus oldu-
ğunu gösterir, ispat eder.
Hafîz Ali (Rahmetullâhi aleyhi biadedi
hurufi mâ ketebehu. Âmin.)
YirmiDokuzuncuLem’a
(1)
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
673
risaletü’n-nur’un içinde lisan-ı cennet ve üslûb-i
Hz. Muhammed (
AsM
) ve tarz-ı kur’ân bahşayiş-i
rahmet ile meydan-ı zuhura gelerek
Tefekkürname
ismiyle müsemma olan Yirmi dokuzuncu lem’a-i
mübareke “Altı Bab” olup, Birinci Bab dahi üç Fa-
sıldır.
Lem’aLar | 1083 |
f
iHriST
izale etmek:
ortadan kaldırmak,
yok etmek, gidermek.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, varlıklar.
küre-i arz:
yer küre; dünya.
lem’a:
parıltı.
lem’a-i mübarek:
hayırlı, uğurlu,
mübarek parıltı.
lisan-ı cennet:
Cennet dili.
mâ ketebehu:
yazdığı şeyler ka-
dar
mahzen:
içinde bir şeylerin sak-
landığı, korunduğu depo.
mebus:
gönderilen, Allah tarafın-
dan peygamber olarak gönderil-
miş olan.
mehaz:
bir şeyin aslının alındığı
yer, kaynak.
melâike:
melekler.
menba:
kaynak.
meşgul:
ilgilenen, uğraşan.
meydan-ı zuhur:
ortaya çıkma
yeri.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir şekilde,
olağanüstü olarak.
mukadderat-ı hayat:
hayat süresi
içinde Allah tarafından takdir olu-
nan ileride başına gelecek hâller
ve olaylar.
mukadderat-ı kâinat:
kâinatta
meydana gelecek hâdiseler, olay-
lar.
mübareze:
çarpışma, çatışma, vu-
ruşma; savaş.
müdahale etmek:
karışmak.
müsemma:
isimlendirilmiş, ad ve-
rilmiş.
nispet:
oran, ölçü.
nübüvvet-i ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in (asm) nebî olması,
peygamberliği.
rahmetullâhi aleyh:
Allah’ın rah-
meti onun üzerine olsun.
risalet-i muhammediye:
Hz. Mu-
hammed’in (asm) risaleti, peygam-
berliği.
şecere-i kâinat:
kâinat ağacı.
şümul:
kaplama, içine alma; ait
olma.
tarz-ı Kur’ân:
Kur’ân tarzı.
üslûb-i Hz muhammed:
Hz Mu-
hammed’in (asm) üslûbu, ifade
tarzı.
vusul:
kavuşma, ulaşma, erişme.
âlem:
dünya.
aleyhissalâtü Vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
âmin:
“Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” manasında dua-
dan sonra söylenir.
bab:
kapı; bölüm, kısım.
bahşayiş-i rahmet:
Allah’ın
rahmetinin ihsanı, bağışı, ve-
rişi.
biadedi:
sayısı kadar.
cihet:
yön.
ecram:
yıldızlar, cansız cisim-
ler, kütleler.
fasıl:
ayrılma; bölüm.
fihriste:
bir şeyin içinde nele-
rin bulunduğunu sırayla gös-
teren liste.
fikir:
düşünme, düşünce.
hadisat-ı Kur’âniye:
Kur’ân’ın
vahiyle indirilmesi, insanlara
öğretilmesi ile ilgili hâdiseler,
olaylar.
hâdise:
olay.
hakkalyakîn:
bir şeyi yaşaya-
rak, kesin olarak bilmek.
huruf:
harfler.
ilân etmek:
açıklamak, her-
kese duyurmak.
ins:
insan.
ispat etmek:
doğruyu delil
göstererek meydana koymak.
istib’at:
akıldan uzak görme,
ihtimal vermeme, olmayacak
sanma.
1.
Tam metni derç edilen bu lem’anın Fihrist Risalesi’ndeki fihristi de konulmuştur. (Naşirler)
1...,1073,1074,1075,1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082 1084,1085,1086,1087,1088,1089,1090,1091,1092,1093,...1406
Powered by FlippingBook