Lem'alar - page 1090

ve daha lâyüad ve lâyuhsa sanayi-i rabbaniye, de-
lâil-i kat’iye ile serd edilip
Cenab-ı Hallâk-ı Azam
Hazretlerinin vücub-i vücut ve vahdetini ilân ve is-
pat eder.
Üçüncü Mertebe
:
(1)
o
ôn
Ñr
cn
G *n
G
lâfza-i celâlinin muk-
teziyat-ı sairesinden
Mukaddirü’l-Alîmü’l-Hakîm, Mu-
savvirü’l-Kerîmü’l-Latîf, Müzeyyinü’l-Mün’imü’l-Ve-
dûd
gibi esma-i celîle-i muhitasının âlem üzerindeki
tecelliyat-ı hayretefzasını, misilsiz bir izah, nazirsiz
bir ispat ile tasvir ve tefhim edip, cüz’î bir çiçeği hüs-
na bir nazara havale eder. Bu mertebenin irae et-
mekte olduğu esma-i celîle; ve fevaid-i menfiyeyi
muntazaman safahatıyla nazargâh-ı ammeye açar,
(2)
p
QÉn
°ür
Hn
’r
G p
‹ho
G Én
j Gho
ôn
Ñn
àr
YÉ n
a
der.
Dördüncü Mertebe
:
Cenab-ı Vacibü’l-Vücud
ve
Feyyâzü’l-Hayrü ve’l-Cûd
Hazretlerinin
o
ôn
Ñr
cn
G *n
G
ism-i
celîlinin
Adlü’l-Âdilü’l-Hakemü’l-Hâkimü’l-Hakîmü’l-
Ezelî
esma-i mütecelliyesiyle müştemilâtını izhar ve
şecere-i kâinatı inayet ve rahmetiyle kavanin-i âdet
ve sünnetinin tanzimini, intizamat-ı meriye ve
meşhudenin şahadetiyle ve cilve-i esma ve sıfâtının
iaşe ve terzıkdaki taltifatını, inayat-ı tamme ve
rahmet-i vasianın şahadetiyle aşk-ı sadık, incizab-ı
zahir, terbiye-i kerîm, intizam-ı mükemmel ve müna-
sip vakitlerde, muhtac-ı erzak olanlara envaının te-
kessürü ile umum hacetlerinin kazası ve hayt u salât
f
iHriST
| 1090 | Lem’aLar
adlü’l-Âdilü’l-Hakemü’l-Hâki-
m
ü’l-Hakîmü’l-Ezelî: ezelî olan, her
şeyi hikmetle yapan, her şeye
hükmeden, haklıyla haksızı ayıran,
adaletle hükmeden sonsuz adalet
sahibi Allah.
aşk-ı sadık:
doğru ve gerçek olan
aşk, şiddetli sevgi.
Cenab-ı Hallâk-ı azam:
bütün
varlıkları yaratan sonsuz büyüklük
ve yücelik sahibi Allah.
Cenab-ı Vacibü’l-Vücud:
varlığı ve
vücudu zorunlu olan, yokluğu dü-
şünülemeyen yüce Allah.
cilve-i esma ve sıfât:
Allah’ın sı-
fatlarının ve isimlerinin cilvesi, gö-
rünmesi.
cüz’î:
küçük, az.
delâil-i kat’iye:
kesin deliller.
enva:
türler, çeşitler.
esma-i celîle:
Allah’ın heybet, haş-
met ve büyüklüğünü gösteren
isimleri.
esma-i celîle-i muhita:
Allah’ın
her şeyi kuşatan büyük ve yüce
isimleri.
esma-i mütecelliye:
tecelli eden,
meydana çıkan isimler.
fevaid-i menfiye:
olumsuzluklar-
dan gelen faydalar.
Feyyazü’l-Hayrü ve’l-Cûd Hazre
t-
leri: cömertlik ve hayır sahibi bol-
luk ve berekete kavuşturan Allah.
hacet:
ihtiyaç.
hayt u salât:
namaz veya dua ipi.
hüsna:
en güzel, pek güzel.
iaşe:
geçindirmek, beslemek, ya-
şatmak.
inayat-ı tamme:
tam yardım et-
meler, mükemmel biçimde yar-
dım etmeler.
inayet:
yardım.
incizab-ı zahir:
açıkça görünen çe-
kilme.
intizamat-ı mer’iye ve meşhude:
gözle görülen ve şahit olunan dü-
zenlemeler.
intizam-ı mükemmel:
mükem-
mel düzen.
irae etmek:
göstermek, göz
önüne koymak.
ism-i celîl:
Allah’ın haşmet ve bü-
yüklüğünü gösteren isim.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
izhar:
ortaya koyma, gösterme.
kavanin-i âdet ve sünnet:
Al-
lah’ın kâinatı idare ederken takip
ettiği ve âdet edindiği kanunlar;
kâinatta işleyen İlâhî kanunlar, ya-
ratılış kanunları.
kaza:
Allah’ın takdir ettiği bir şeyin
zamanında meydana gelmesi.
lâfza-i celâl:
“Allah” kelimesi.
lâyüad:
sayısız.
lâyühsa:
hesapsız.
misil:
benzer, eş.
muhtac-ı erzak:
rızka ihtiyacı
olan.
mukaddirü’l-alîmü’l-Hakîm:
her
şeyi bin bir hikmetle, bilerek, ölçü
ve plânla yapan Allah.
mukteziyat-ı saire:
diğer gerek-
tirenler.
musavvirü’l-Kerîmü’l-Lâtif:
güzel,
hoş, lütuf, ihsan ve ikramlar sahibi
ve her şeye mükemmel şekil ve
suretler veren Allah.
müştemilât:
bir şeyin içinde bu-
lundurduğu, içine aldığı şeyler.
müzeyyinü’l-mün’imü’l-Vedûd:
çok şefkatli, yaratıklarını seven
ve yaratıkları tarafından sevi-
len, nimetler veren, varlıkları
süsleyen, ziynetlendiren Allah.
nazargâh-ı amme:
herkesin
baktığı yer.
nazir:
benzer, eş.
rahmet:
şefkat ve merhamet
etmek, acımak, esirgemek.
rahmet-i vâsia:
geniş rahmet,
Allah’ın bütün varlıkları kuşa-
tan rahmeti.
sanayi-i rabbaniye:
besle-
yen, büyüten, yetiştiren var-
lıkları uyum içinde sevk ve
idare eden Allah’ın sanatları.
serd:
güzel söz ile ifade et-
mek.
şecere-i kâinat:
kâinat ağacı.
taltifat:
iltifat etmeler, iyilik-
lerle gönül almalar.
tanzim:
düzenleme.
tasvir:
bir şeyin özelliklerini
anlatarak, göz önünde canlan-
dırma.
tecelliyat-ı hayretefza:
hay-
ret veren tecelliler, görünme-
ler, belirmeler.
tefhim etmek:
anlatmak,
açıklamak, bildirmek.
tekessür:
çoğaltma.
terbiye-i kerîm:
cömertçe ya-
pılan, besleme, yetiştirme, ka-
biliyetlerini geliştirme.
terzık:
rızıklandırma.
vahdet:
birlik.
vücub-i vücut:
varlığı zorunlu,
gerekli ve şart olmak, olma-
ması imkânsız olmak.
1.
Allah en büyüktür, en yücedir.
2.
İbret alın ey basiret sahipleri! (Haşir Suresi: 2.)
1...,1080,1081,1082,1083,1084,1085,1086,1087,1088,1089 1091,1092,1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099,1100,...1406
Powered by FlippingBook