nimeti nimet bilip şükür kapısını açan, herkese lü-
zumlu bir i’caz-ı kur’ânîdir.
Yİrmİ YeDİNCİ NüKte
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
665
(1)
p
A=ƒ t
°ùdÉp
H l
In
QÉ s
en
’n
¢n
ùr
Øs
ædG s
¿
p
G
ayet-i kerîmesinin ve
(2)
n
?r
«n
Ñr
æn
L n
ør
«n
H »/
às
dG n
?°o
ùr
Øn
f n
? u
ho
ón
Y …'
ór
Yn
G
hadis-i şerifinin
meal-i kudsîleri ile, insanın en zararlı düşmanı nefsi
olduğunu; ve düşmanı sevmek ve okşamak ve malı-
na ve bahçesine koymak ne kadar zararlı olduğunu
ve bedahet derecesinde bir divanelik olduğu gibi,
nefsini sevmek ve mal ve bahçesi olan a’mal-i uhre-
viyede tembellik etmek ve neticesi soğuk hodfüruş-
luk ve tasannu ve tezellüle kapı açan riya gibi silâh-
larıyla nefsini korumak ve karıştırmak kendi hanesi-
ni ihrak eden bir divane yerinde olduğunu ihtar ve
inzar ile, ihlâs ve rıza-i İlâhîyi tavsiye eden ve esfel-i
safilîne giden insanın yüzünü âlâ-i illiyyine çeviren
çok mühim bir ders-i hakikattir.
Yİrmİ SeKİZİNCİ NüKte
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
666
@ m
Öp
fÉn
L u
?o
c r
øp
e n
¿ƒo
an
òr
?o
jn
h '
¤r
Yn
’r
G p
Ón
``n
Ÿr
G n
‹p
G n
¿ƒo
©s
ªs
°ùn
j n
’
o
¬n
©n
Ñr
Jn
Én
a n
án
Ør
£n
ÿr
G n
?p
£n
N r
øn
e s
’p
G @ l
Öp
°UGn
h l
ÜGn
òn
Y r
ºo
¡n
dn
h Gk
Qƒo
No
O
n
í«/
HÉn
°ün
ªp
H Én
«r
ft
ódG n
ABÉn
ªs
°ùdG És
æs
jn
R r
ón
?n
dn
h @
(3)
l
Öp
bÉ n
K l
ÜÉn
¡p
°T
(4)
p
Ú/
WÉn
«°s
û?p
d Ék
eƒo
Lo
Q Én
gÉn
ær
?n
©n
Ln
h
gibi ayetlere gelen şübehat ve itirazatı bir sual ve ce-
vap ve mühim bir temsil ile tefsir ve izah ile beraber,
f
iHriST
| 1082 | Lem’aLar
âlâ-i illiyyin:
yücelerin en yücesi,
Allah katında en iyilerin derecesi.
a’mal-i uhreviye:
ahirete ait
ameller, işler, fiiller.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
ayet-i kerîme:
kıymetli ve şerefli
ayet.
bedahet:
açıklık.
ders-i hakikat:
hakikat dersi.
divane:
deli, aklı başında olma-
yan.
ehlî:
kendisinden yararlanılabilen,
evcil.
esfel-ı safilîn:
aşağıların en aşağısı,
Allah katında en kötülerin dere-
cesi.
hadis-i şerif:
Peygamberimizin şe-
refli sözü.
hane:
ev.
hodfüruş:
sadece kendisini beğe-
nen, kendini beğendirmeye çalı-
şan, övünen.
i’caz-ı Kur’ânî:
Kur’ân’ın mu’cize-
liği.
ihlâs:
bir işi başka bir karşılık bek-
lemeksizin sadece Allah rızası için
yapmak.
ihrak etmek:
yakmak.
ihtar:
hatırlatma, uyarma, dikkat
çekme.
inzar:
tehlikeyi haber verip kor-
kutarak uyarma, sakındırma.
itirazat:
itirazlar, kabul etmediğini
bildirmeler.
izah:
açıklama, anlatma.
meal-i kudsî:
kutsal mana, yüce,
yüce anlam.
mühim:
önemli.
nefis:
kötü vasıfları, nitelikleri ken-
disinde toplayan, kötülüğe sevk
eden, hayırlı işlerden alıkoyan güç.
netice:
sonuç.
nimet:
Allah’ın verdiği hayırlı ve
faydalı şey, lütuf, ihsan.
nükte:
ince manalı söz; ancak dik-
katle anlaşılabilen mana.
rıza-i İlâhî:
Allah’ın rızası.
riya:
kişinin kendisinde bulunan
bazı iyi özellikleri insanlara gös-
termeye ve beğenilerini ka-
zanmaya çalışması.
sual:
soru.
şübehat:
şüpheler.
şükür:
Allah’ın verdiği nimet-
lere karşı memnunluğunu
ifade etmek, minnet duymak,
elhamdülillâh demek.
tasannu:
yapmacık hareket,
zorlayarak bir şeyi olduğun-
dan daha iyi, daha değerli gös-
termeye çalışma.
temsil:
örnek, benzetme.
tezellül:
alçalma, hor ve hakir
olma, zillete düşme.
1.
Nefis daima kötü şeylere sevk eder. (Yusuf Suresi: 53.)
2.
Senin en zararlı düşmanın, nefsindir. (Keşfü’l-Hafa, 1:143; İhyâ-iUlûmi’d-Din, 3:4.)
3.
Onlar yüce âlemlerdeki melekleri dinleyemezler; her taraftan taşlanıp kovulurlar. Ahirette
ise onlar için daimî bir azap vardır. • Kulak hırsızlığı yapıp bir şeyler dinleyenleri ise, delip
geçen yakıcı bir yıldız takip eder. (Saffat Suresi: 8-10.)
4.
And olsun ki, dünya semasını Biz kandillerle süsledik ve onları şeytanlar için birer taş yap-
tık. (Mülk Suresi: 5.)