Lem'alar - page 1109

ettikleri makam ve mertebeyi düşündürmekle şahsi-
yet-i maneviye-i Muhammediyenin (
AsM
) kâinat
içinde nasıl bir güneş olduğu anlaşıldığını…
İkincisi
: Mahiyet-i Muhammediye (
AsM
) âlem-i İs-
lâmiyetin şecere-i kübrasının menşei, çekirdeği, ha-
yatı, medarı olduğundan, fevkalhad istidat ve ciha-
zatıyla âlem-i İslâmiyetin maneviyatını teşkil eden
kudsî kelimatı, tesbihatı, ibadatı en evvel bütün ma-
nalarıyla hissedip yapmasından gelen terakkiyat-ı
ruhiyesini düşündürüp, habibiyet derecesine çıkan
ubudiyet-i Muhammediyenin (
AsM
) velâyeti, sair ve-
lâyetlerden ne kadar yüksek olduğunu anlatır. o za-
tın (
AsM
) had ve nihayeti olmayan meratib-i kema-
lâtta ne derece terakki ettiğini bildirir.
Üçüncüsü
:
Zat-ı Ferd-i Zülcemal
bütün nev-i be-
şer namına, belki umum kâinat hesabına zat-ı Mu-
hammediye Aleyhissalâtü Vesselâmı kendine mu-
hatap ittihaz etmekle; elbette onu hadsiz kemalâtta
hadsiz feyzine mazhar ettiğini ve şahsiyet-i manevi-
ye-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm, kâina-
tın manevî bir güneşi ve bu kâinat denilen kur’ân-ı
kebirin ayet-i kübrası ve o
Furkan-ı Azam
’ın ve
İsm-i Azamın ve ism-i
Ferd’
in cilve-i azamının bir
âyinesi olduğunu ders verir.
BeŞİNCİ NüKte
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
913
W
n
ór
©n
H n
¢Vr
Qn
’r
G »p
«r
ëo
j n
?r
«n
c $G p
ân
ªr
Mn
Q p
QÉn
K'
G '
‹p
G r
ôo
¶r
fÉn
a
Lem’aLar | 1109 |
f
iHriST
Hz. Muhammed’e ait özellikler.
makam:
manevî mevki, manevî
yer.
mana:
anlam.
manevî:
maddî olmayan, manaya
ait.
maneviyat:
ruha, hisse, inanca ait
olan şeyler.
mazhar:
kavuşma, erişme; ortaya
çıkma ve görünme yeri.
medar:
dayanak noktası, sebep,
vesile; yörünge.
menşe:
bir şeyin çıktığı yer, kay-
nak.
meratib-i kemalât:
mükemmel-
liklerin, ahlâk ve huy güzellikleri-
nin dereceleri.
mertebe:
derece, mevki.
muhatap:
kendisine hitap edilen,
söz söylenilen.
nam:
ad, isim.
nev-i beşer:
insan türü, insanlık.
nihayet:
son.
nükte:
ince manalı söz; ancak dik-
katle anlaşılabilen mana.
sair:
diğer, öteki.
şahsiyet-i maneviye-i muham-
me
diye: Hz. Muhammed’in (asm)
manevî şahsiyeti, varlığı.
şecere-i kübra:
her tarafa dal-bu-
dak salmış büyük ağaç.
terakki etmek:
yükselmek, iler-
lemek.
terakkiyat-ı ruhiye:
ruhen yük-
selmeler.
tesbihat:
Cenab-ı Hakkın bütün
noksan sıfatlardan uzak ve bütün
mükemmel sıfatlara sahip oldu-
ğunu ifade eden sözler.
teşkil etmek:
meydana getirmek,
oluşturmak.
ubudiyet-i muhammediye:
Hz.
Muhammed’in mükemmel kulluk
ve ibadeti.
umum:
bütün.
velâyet:
velîlik, Allah dostluğu.
Zat:
şahıs,
kişi;
Hz.
Muhammed.(asm)
Zat-ı Ferd-i Zülcemal:
sonsuz gü-
zellik sahibi, tek, bir, eşsiz ve ben-
zersiz olan yüce zat Allah.
Zat-ı muhammediye:
Hz. Muham-
med’in (asm) zatı, şahsı
âlem-i İslâmiyet:
İslâm dün-
yası.
aleyhissalâtü Vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
ayet-i azîm:
büyük ayet.
ayet-i kübra:
en büyük ayet.
âyine:
ayna.
cihazat:
cihazlar, maddî ve
manevî organlar.
cilve-i azam:
en büyük yan-
sıma, görünme.
fevkalhad:
haddinden fazla,
pek çok.
feyiz:
Allah’ın kuluna verdiği
ilim, irfan, marifet; maddî ve
manevî bolluk, bereket.
Furkan-ı azam:
en büyük
hakkı batıldan ayırıcı, en bü-
yük Kur’ân.
habibiyet:
en sevgili oluş, en
sevgili kul olma.
had:
sınır.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hesabına:
adına, yerine.
ibadat:
ibadetler.
İsm-i azam:
Cenab-ı Hakkın
bin bir isminden en büyük ve
manaca diğer isimlerini kuşat-
mış olan isimleri.
ism-i Ferd:
tek, bir, eşsiz ve
benzersiz olan Allah’ın Ferd
ismi.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
ittihaz etmek:
kabul etmek.
kâinat:
yaratılmış olan şeyle-
rin tamamı, bütün âlemler,
varlıklar.
kelimat:
kelimeler.
kemalât:
mükemmellikler;
ahlâk ve huy güzellikleri.
kudsî:
kutsal, mukaddes,
yüce.
Kur’ân-ı kebir:
büyük Kur’ân.
mahiyet-i muhammediye:
1...,1099,1100,1101,1102,1103,1104,1105,1106,1107,1108 1110,1111,1112,1113,1114,1115,1116,1117,1118,1119,...1406
Powered by FlippingBook