Lem'alar - page 1108

Beşinci İşaret
:
Müdahale-i gayrı şiddetle redde-
den hâkimiyet-i ilâhiyedir.
(1)
Én
J n
ón
°ùn
Øn
d *G s
’p
G l
á n
¡p
d'
G BÉn
ª p
¡«/
a n
¿Én
c r
ƒn
d
ayetinin sırrıyla ve
(2)
m
Qƒo
£o
a r
øp
e …'
ôn
J r
?n
g ôn
°ün
Ñr
dG p
™ p
Lr
QÉn
a
ayetinin işaretiyle,
zerrattan seyyarata kadar, ferşten Arşa kadar hiçbir
cihette kusur ve fütur, noksaniyet ve müşevveşiyet
eseri görülmemesi, ferdiyetin cilve-i azamını göste-
rip, vahdete şahadet eder.
Altıncı İşaret
: Bütün kemalâtın medarı ve esa-
sı; ve kâinatın hilkatindeki hikmetlerin ve maksatla-
rın menşei ve madeni ve zîşuur ve zîaklın, hususan
insanın metalip ve arzularının husul bulmasının
menbaı ve çare-i yegânesi, ferdiyet-i rabbaniye ve
vahdet-i İlâhiye olmasıdır.
Yedinci İşaret
: tevhid-i hakikîyi bütün merati-
biyle en ekmel bir surette ders verip ispat eden ve
ilân eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın ri-
saleti, o tevhidin kat’iyeti derecesinde sabit olduğu-
nu izahla beraber; şahsiyet-i maneviye-i Muhamme-
diye Aleyhissalâtü Vesselâmın derece-i ehemmiyet
ve ulviyetine şahadet eden pek çok delillerden üç
tanesini zikreder.
Birincisi
: “
Essebebüke’l-fail
” sırrıyla, umum üm-
metinin bütün zamanlarda işledikleri hasenatın bir
misli defter-i hasenatına geçmekle ve hususan her
günde umum ümmetin ettikleri salâvat duasının
kat’î makbuliyeti cihetiyle; o hadsiz duaların iktiza
f
iHriST
| 1108 | Lem’aLar
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
arş:
dokuzuncu ve en sonuncu
gök tabakası, göğün en yüksek ta-
bakası.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
cihet:
yön.
cilve-i azam:
en büyük yansıma,
görünme.
çare-i yegâne:
tek çare, tek çıkar
yol.
defter-i hasenat:
insanların iyilik-
lerinin, hayırlı ve güzel işlerinin ya-
zıldığı manevî defter.
derece-i ehemmiyet:
önemlilik
derecesi.
ekmel:
en mükemmel, en kusur-
suz.
essebebüke’l-fail:
bir şeye sebep
olan onu işlemiş gibidir.
ferdiyet:
fert oluş, Allah’ın tek, bir,
eşsiz ve benzersiz oluşu.
ferdiyet-i rabbaniye:
besleyen,
büyüten, yetiştiren, varlıkları
uyum içinde sevk ve idare eden,
tek, bir, eşsiz ve benzersiz olan Al-
lah.
ferş:
yer, yeryüzü.
fütur:
kusur.
hâkimiyet-i İlâhîye:
Allah’ın hâ-
kimiyeti.
hasenat:
iyilikler, hayırlı ve güzel
işler.
hikmet:
İlâhî gaye; gayeli, faydalı,
anlamlı, yerli yerinde oluş.
hilkat:
yaratılış.
husul bulmak:
meydana gelmek,
oluşmak.
hususan:
özellikle.
iktiza etmek:
gerektirmek.
ispat etmek:
doğruyu delil göste-
rerek meydana koymak.
işaret:
gösterme, bildirme.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin ta-
mamı, bütün âlemler, varlıklar.
kat’iyet:
kesinlik.
kemalât:
mükemmellikler, kusur-
suzluklar.
kusur:
eksiklik; hata.
makbuliyet:
beğenilmeye, kabul
olunmaya lâyık olma.
medar:
sebep, vasıta, vesile, kay-
nak.
menba:
kaynak.
menşe:
bir şeyin çıktığı yer, kay-
nak.
meratip:
mertebeler, dereceler.
metalip:
talep edilen, istenen şey-
ler, istekler, arzular.
misli:
benzeri, tıpkısı.
müdahale-i gayr:
başkasının ka-
rışması.
müşevveşiyet:
karışıklık.
risalet:
elçilik, peygamberlik.
salâvat duası:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’e, memnuniyet
ve bağlılık için yapılan rahmet
duası.
seyyarat:
gezegenler.
sır:
gizli hakikat.
suret:
şekil, biçim, tarz.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
şahsiyet-i maneviye-i mu-
hamme
diye: Hz. Muham-
med’in (asm) manevî şahsiyeti.
tevhid:
birleme, Allah’ın bir ol-
duğuna ve Ondan başka ilâh
olmadığına inanma.
tevhid-i hakikî:
Allah’a, varlı-
ğını gösteren delillerle, isim ve
sıfatlarıyla inanmak.
ulviyet:
yücelik, yükseklik.
ümmet:
Müslümanların ta-
mamı; bir peygambere inanıp
onun yolunda gidenlerin ta-
mamı.
vahdet:
birlik.
vahdet-i İlâhîye:
Allah’ın bir-
liği.
zerrat:
zerreler, en küçük par-
çalar, atomlar.
zîakıl:
akıl sahibi.
zikretmek:
söylemek, sözünü
etmek.
zîşuur:
şuur sahibi, şuurlu.
1.
Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olup giderdi. (Enbiya
Suresi: 22.)
2.
Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk Suresi: 3.)
1...,1098,1099,1100,1101,1102,1103,1104,1105,1106,1107 1109,1110,1111,1112,1113,1114,1115,1116,1117,1118,...1406
Powered by FlippingBook