Lem'alar - page 1113

İkinci Meselesi:
eşyanın sırr-ı kayyumiyetle mü-
nasebettar fayda ve hikmetlerine işaret eden pek
çok envaından üç nev’ine işaret eder.
Birinci Nev’i:
eşyanın kendisine ve insan ve insa-
nın maslahatlarına bakar.
İkinci Nev’i:
Hem umum zîşuurun mütalâasına
bakar, hem Fâtır’ının esmasını bildiren birer ayet ve
birer kaside olduğunu hadsiz okuyucularına ifade et-
mesine bakar.
Üçüncü Nev’i:
doğrudan doğruya sâni-i zülce-
lâl’e bakar. İşte bu üçüncü nevide bir saniye kadar
yaşamak kâfi olmakla beraber,
(1)
Én
¡n
fr
hn
ôn
J m
ón
ªn
Y p
ôr
«n
¨p
H p
äGn
ƒ'
ªs
°ùdG n
™n
an
Q …/
òs
dG *n
G
ayetinin işa-
retiyle, kayyumiyet-i İlâhiye, hadsiz ecrama ve niha-
yetsiz zerrata nokta-i istinat olduğunu ve bilcümle
mevcudatın keyfiyat ve ahvalinde binler silsilelerin
uçları
(2)
o
¬t
?o
c o
ôr
en
’r
G o
™n
Lr
ôo
j p
¬r
«n
dp
Gn
h
işaretiyle sırr-ı kayyumi-
yete bağlı bulunduğunu iş’ar eder.
Üçüncü Şua:
Hallâkıyet-i İlâhiye ve faaliyet-i rab-
baniye içindeki sırr-ı kayyumiyetin bir derece inkişa-
fına işaret eden mukaddemelerin birincisi, zaman
seylinde mütemadiyen çalkanan ve göz açtırmadan,
nefes aldırmadan âlem-i şahadetten âlem-i gayba
gönderilen bu mahlûkatın bu hayret verici seyahat
ve seyranı, üç mühim şubeye ayrılan hadsiz ve ni-
hayetsiz bir hikmetten ileri geliyor.
Lem’aLar | 1113 |
f
iHriST
iş’ar etmek:
anlatmak, bildirmek.
işaret etmek:
göstermek, bildir-
mek.
işaret:
gösterme, bildirme.
kâfi:
yeterli, yeter.
kaside:
içinde övgü ifadeleri bu-
lunan, düzenlenmiş, kafiyeli eser.
Kayyumiyet-i İlâhîye:
başlangıcı
olmaksızın var olan Allah’ın yarat-
tıklarını ayakta, varlık âleminde
tutması.
keyfiyat:
durumlar, hâller; nitelik-
ler.
mahlûkat:
yaratıklar, yaratılmış-
lar.
maslahat:
fayda.
mesele:
önemli konu.
mevcudat:
yaratılmış olan şeyle-
rin tamamı, varlıklar.
mukaddeme:
giriş, ilk söz, başlan-
gıç.
mühim:
önemli.
münasebettar:
ilgili, alâkalı.
mütalâa:
dikkatli okuma, bir şeyi
iyice düşünme.
mütemadiyen:
devamlı şekilde,
sürekli olarak.
nevi:
tür, çeşit.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta-i istinat:
dayanak noktası.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük,
heybet, haşmet, sahibi olan, her
şeyi sanatla yaratan Allah.
seyahat:
gezme, dolaşma, yolcu-
luk.
seyl:
sel.
seyran:
gezinme.
sırr-ı kayyumiyet:
Kayyum olan
Allah’ın bütün varlıkları ayakta,
varlık âleminde tutmasındaki sır,
hakikat.
silsile:
zincirleme, sıralama; zincir,
sıra.
şua:
bir ışık kaynağından uzanan
ışık demeti.
şube:
bölüm, kısım.
umum:
bütün, tüm.
zerrat:
zerreler, en küçük parçalar,
atomlar.
zîşuur:
şuur sahibi, şuurlu; anlama,
tanıma ve kavrama gücüne sahip.
ahval:
hâller.
âlem-i gayp:
varlığı kesin olan
ve mahiyeti Allah tarafından
bilinen, görünmeyen başka
dünyalar.
âlem-i şahadet:
şahadet
âlemi, gözle gördüğümüz, du-
yularımızla algılayabildiğimiz
âlem.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
bilcümle:
bütün.
ecram:
cansız cisimler, kütle-
ler; gezegenler, yıldızlar.
enva:
neviler, türler, çeşitler.
esma:
isimler.
faaliyet-i rabbaniye:
besle-
yen, büyüten, yetiştiren var-
lıkları uyum içinde sevk ve
idare eden Allah’ın faaliyeti, iş
görmesi.
Fâtır:
bütün varlıkları farklı fıt-
ratlarda, farklı yaratılış özellik-
leriyle, benzersiz ve harika şe-
kilde yaratan Allah.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
Hallâkıyet-i İlâhîye:
Allah’ın
yaratıcılığı.
hikmet:
İlâhî gaye; gayeli, fay-
dalı, anlamlı, yerli yerinde oluş.
ifade etmek:
anlatmak.
inkişaf:
açılma, meydana
çıkma.
1.
O Allah ki, gökleri, gördüğünüz gibi direksiz yükseltti. (Ra’d Suresi: 2.)
2.
Bütün işler Ona döndürülür. (Hûd Suresi: 123.)
1...,1103,1104,1105,1106,1107,1108,1109,1110,1111,1112 1114,1115,1116,1117,1118,1119,1120,1121,1122,1123,...1406
Powered by FlippingBook