İşaratü'l İ'caz - page 46

mertebeninmahsulüdür.Vasatmertebesiiseşecaattir
ki,hukuk-idiniyevedünyeviyesiiçincanınıfedaeder;
meşruolmayanşeylerekarışmaz.
İhtar:
Bu kuvve-i gadabiyenin füruatında da şu üç merte-
benin yeri vardır.
Vekeza,kuvve-iakliyenintefritmertebesi,gabavettir
ki,hiçbirşeydenhaberiolmaz,ifratmertebesicerbeze-
dirki,hakkıbatılbatılıhaksuretindegösterecekkadar
aldatıcıbirzekâyamalikolur.Vasatmertebesiise,hik-
mettirki;hakkıhakbilir,imtisaleder;batılıbatılbilir,iç-
tinapeder.
(1)
Gk
Ò/
ã`n
c Gk
ôr
«n
N n
?p
Jho
G r
ón
?n
a n
án
ªr
µp
ër
dG n
är
D
ƒo
j r
øn
en
h
İhtar:
Bu kuvvetin şu üç mertebeye inkısamı gibi; füruatı
da o üç mertebeyi havidir. Meselâ, halk-ı ef’al mese-
lesinde, Cebir mezhebi ifrattır ki, bütün bütün insanı
mahrum eder; İtizal mezhebi de tefrittir ki, tesiri in-
sana verir. Ehl-i Sünnet mezhebi vasattır. Çünkü bu
mezhep, beyne beynedir ki, o fiillerin bidayetini ira-
de-i cüz’iyeye, nihayetini irade-i külliyeye veriyor.
Ve keza, itikatta da ta’tîl ifrattır, teşbih tefrittir, tevhid
vasattır.
Hül âsa :
Şu dokuz mertebenin altısı zulümdür, üçü
adl ve adalettir. sırat-ı müstakimden murat, şu üç merte-
bedir.
é
@
è
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik.
adl:
adalet, her hak sahibine hak-
kını verme.
batıl:
boş, beyhude, yalan, çürük,
hurafe.
beyne beyne:
ne iyi ne kötü, iki-
sinin ortası.
bidayet:
başlangıç.
cerbeze:
haksız yere aldatıcı söz-
lerle karşı tarafı iknaa çalışmak,
demagoji.
Ehl-i Sünnet:
İslâmı ilk günkü sa-
fiyetiyle kabul ederek dinden ol-
mayan şeyleri karıştırmayıp, Hz.
Peygamberin sünnetinden ve yo-
lundan ayrılmayanlar.
feda:
uğruna verme, kurban olma.
fiil:
iş, hareket.
füruat:
ayrıntılar, esastan olma-
yan meseleler.
gabavet:
anlayışsızlık, kalın kafa-
lılık, ahmaklık.
halk-ı ef’al:
işleri, fiilleri yaratma;
hayvan ve insanların, kendi fiille-
rinin hakikî müessiri olduğunu id-
dia eden Mutezile fırkasına has bir
tabirdir.
havi:
içine alan, kapsayan, kuşa-
tan.
hikmet:
akıl, söz ve hareketteki
uygunluk.
hukuk-i diniye ve dünyeviye:
hem dünya hem ahiret hayatnı-
nın mutluluğunu sağlayan dinin
hukuku.
hülâsa:
kısaca, özet.
içtinap:
çekinme, sakınma, uzak
durma.
ifrat:
aşırılık, pek ileri gitme, had-
dini aşma.
ihtar:
dikkat çekme, hatırlatma,
uyarı.
imtisal:
emre tamamen uyma,
gerekeni yapma, alınan emre bo-
yun eğme.
inkısam:
bölünme, kısımlara ay-
rılma, taksim edilme.
irade-i cüz’iye:
cüz’î irade, insan-
da bulunan sınırlı irade, bir şeyi
yapmak veya yapmamak konu-
sunda Allah tarafından insanın
elinde bırakılmış istek.
irade-i külliye:
küllî irade, Cenab-
ı Hakkın her şeye hâkim olan ve
her şeyi içine alan iradesi; Cenab-
ı Hakkın, her istediğini yapabilme
gücü, kudreti ve her şeye şamil
olan emri ve iradesi.
itikat:
inanç, iman.
İtizal:
Ehl-i Sünnet ve inançların-
dan ayrılan takım ve onun mez-
hebi, Mutezile.
keza:
böylece, aynı şekilde.
kuvve-i akliye:
akıl duygusu,
akıl hasleti.
kuvve-i gadabiye:
hiddet, öf-
ke duygusu.
mahrum:
istediğini, dilediğini
elde edemeyen, bir şeye sa-
hip olamayan, yoksun.
mahsul:
ürün.
malik:
sahip.
mertebe:
derece, basamak.
meselâ:
örneğin.
mesele:
konu.
meşru:
şeriata uygun, şeriatın
müsaade ettiği şey.
mezhep:
bir dinin bazı nokta-
larda görüş farkları bulunan
kollarından her biri.
nihayet:
son, sınır.
sırat-ı müstakim:
hak yol, Al-
lah’ın gösterdiği hidayet yolu.
şecaat:
yiğitlik, yüreklilik, ce-
surluk, korkusuzluk, kahra-
manlık, hamaset.
ta’tîl:
Allah’ın sıfatlarını inkâr
etme, reddetme.
tefrit:
normalden aşağı olma.
teşbih:
benzetme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
vasat:
orta, orta yol
zulüm:
haksızlık, eziyet, iş-
kence.
1.
Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir. (Bakara Suresi: 269.)
f
aTiha
S
ureSi
| 46 | İşaratü’l-İ’caz
1...,36,37,38,39,40,41,42,43,44,45 47,48,49,50,51,52,53,54,55,56,...576
Powered by FlippingBook