İşaratü'l İ'caz - page 45

(1)
n
º«/
?n
à°r
ùo
ªr
dG n
•Gn
ô°u
üdn
G
sırat-ı müstakim şecaat, iffet, hikmetin mezcinden ve
hülâsasından hâsıl olan adl ve adalete işarettir. Şöyle ki:
Tagayyür,inkılâpvefelâketleremaruzvemuhtaçşu
insanbedenindeiskânedilenruhunyaşayabilmesiiçin
üçkuvvetihdasedilmiştir.Bukuvvetlerinbirincisi,men-
faatlericelpvecezpiçin,kuvve-i şeheviye-i behimiye
;
ikincisi,zararlışeyleridefiçin,kuvve-i sebuiyye-i gadabi-
ye
;üçüncüsü,nefvezararı,iyivekötüyübirbirinden
temyiziçin,kuvve-i akliye-i melekiyedir
.
lâkin, insandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir
nihayet tayin edilmiş ise de, fıtraten tayin edilmemiş ol-
duğundan, bu kuvvetlerin her birisi,
tefrit,vasat,ifrat
na-
mıyla üç mertebeye ayrılırlar.
Meselâ,
kuvve-işeheviyenintefritmertebesihumud-
durki,nehelâlevenedeharamaşehveti,iştihasıyok-
tur.İfratmertebesifücurdurki,namuslarıveırzlarıpayi-
maletmekiştihasındaolur.Vasatmertebesiise,iffettir
ki,helâlineşehvetivar,haramayoktur.
İhtar:
Kuvve-i şeheviyenin yemek, içmek, uyumak ve ko-
nuşmak gibi füruatında da üç mertebe mevcuttur.
Vekeza,kuvve-igadabiyenintefritmertebesicebanet-
tirki,korkulmayanşeylerdenbilekorkar;ifratmertebe-
sitehevvürdürki,nemaddîvenemanevîhiçbirşeyden
korkmaz.Bütünistibdatlar,tahakkümler,zulümlerbu
haddini aşma.
ihdas:
yeniden bir şey yapma, ye-
ni bir şey meydana getirme, orta-
ya koyma.
ihtar:
dikkat çekme, hatırlatma,
uyarı.
inkılâp:
değişme, dönüşüm, kök-
lü değişme.
iskân:
yerleştirme, yurtlandırma.
istibdat:
idarede görülen her tür-
lü kanun dışı tazyik, baskı.
iştiha:
istek, fazla istek, arzu.
keza:
böylece, aynı şekilde.
kuvve-i akliye-i melekeye:
akıl
ve meleke duygusu, tecrübeli akıl
duygusu.
kuvve-i gadabiye:
hiddet, öfke
duygusu.
kuvve-i sebuiye-i gadabiye:
za-
rarlı şeyleri defetmeye sevk eden
gazap hissi ve duygusu.
kuvve-i şeheviye:
cinsî istek duy-
gusu, dünya zevklerine istek duy-
gusu; yeme, içme, konuşma, uyu-
ma istek ve hissi gibi kabiliyetler.
kuvve-i şeheviye-i behimiye:
hayvanî istek ve arzulara ait duy-
gu.
maddî:
madde ile alâkalı.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
maruz:
uğramak, etkilenmek.
menfaat:
fayda.
mertebe:
derece, basamak.
meselâ:
örneğin.
mezç:
katma, karıştırma.
muhtaç:
gerek duyan.
namus:
ar, edep, hayâ, ırz.
nef:
menfaat, kâr, fayda, çıkar.
nihayet:
son.
payimal:
ayak altında kalmış,
ayak altına alınmış, çiğnenmiş.
sırat-ı müstakim:
hak yol, Allah’ın
gösterdiği hidayet yolu.
şecaat:
yiğitlik, yüreklilik, cesur-
luk, korkusuzluk, kahramanlık,
hamaset.
şehvet:
aşırı istek, aşırı arzu, ihti-
ras.
şeriat:
İslâm dini ve prensipleri.
tagayyür:
değişme, başkalaşma.
tahakküm:
zorbalık etme, zorla
hükmetme, hükmü altına alma.
tayin:
belirleme, gösterme, sınırı-
nı çizme.
tefrit:
normalden aşağı olma.
tehevvür:
öfkelenme, köpürme,
kızma, aşırı hiddet.
temyiz:
ayırma, dikkatle ayırma.
vasat:
orta.
zulüm:
haksızlık, eziyet, işkence.
adl ve adalet:
adalet, her hak
sahibine hakkını verme ve
hukuk.
cebanet:
korkaklık, ürkeklik,
ödleklik, yüreksizlik.
celp:
çekme, çekiş, kendine
çekmek.
cezp:
kendine doğru çekme,
çekilme.
defetme:
kovma, uzaklaştır-
ma.
felâket:
musibet, büyük dert,
bela.
fıtraten:
fıtrî olarak, yaratılış-
tan, yaratılış itibarıyla.
fücur:
işret, sefihlik, günah-
kârlık, ahlâka aykırı durum,
cinsî sapıklık.
füruat:
ayrıntılar, esastan ol-
mayan meseleler.
had:
sınır.
haram:
İslâmiyetçe yasakla-
nan işler.
hâsıl:
meydana gelme, ortaya
çıkma.
helâl:
Allah’ın müsaade ettiği
şey, din bakımından günah ol-
mayan şey.
hikmet:
İlâhî gaye, yüksek bil-
gi, fayda.
humud:
cinsî isteksizlik.
hülâsa:
özet.
ırz:
şan ve şeref, namus, iffet.
iffet:
helâle razı olup haram-
dan kaçınma.
ifrat:
aşırılık, pek ileri gitme,
1.
Dosdoğru yol. (Fatiha Suresi: 6.)
İşaratü’l-İ’caz | 45 |
f
aTiha
S
ureSi
1...,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44 46,47,48,49,50,51,52,53,54,55,...576
Powered by FlippingBook