İşaratü'l İ'caz - page 42

(1)
o
óo
Ñr
©n
f n
?És
jp
G
’yü okuyan adam, sanki
(2)
o
?Gn
ôn
J n
?s
`fn
Én
c n
?s
`Hn
Q r
ó o
Ñ r
Yo
G
cümlesindeki emre imtisalen okuyor gibi olur.
Cem sigasıyla zikredilen
(3)
o
óo
Ñr
©n
f
’deki zamir, üç taifeye
işarettir:
Birincisi
, insanın vücudundaki bütün aza ve zerrata ra-
cidir ki, bu itibarla şükr-i örfîyi eda etmiş olur.
İkincisi
, bütün ehl-i tevhidin cemaatlerine aittir; bu ci-
hetle şeriata itaat etmiş olur.
üçüncüsü
, kâinatın ihtiva ettiği mevcudata işarettir;
bu itibarla, şeriat-ı fıtriye-i kübraya tâbi olarak, hayret ve
muhabbetle, kudret ve azametin arşı altında sacit ve âbid
olmuş olur.
Bucümleninmâkabliylevech-inazmı;
o
óo
Ñr
©n
f
’nün
(4)
o
ór
ªn
ër
dn
G
’ye tefsir ve beyanı olmakla
(5)
p
øj
u
ódG p
?r
ƒn
j p
?p
dÉn
e
’de, bir netice ve bir lâzım olmasıdır.
İhtar:
(6)
n
?És
jp
G
’nin takdimi, ihlâsı vikaye etmek içindir; ve
zamir-i hitap da, ibadetin sebep ve illetine işarettir.
Çünkü, hitaba incirar eden, geçen sıfatla muttasıf
olan Zat, elbette ibadete müstahaktır.
(7)
o
Ú/
©n
à°r
ùn
f n
?És
jp
Gn
h
(8)
o
Ú/
©n
à°r
ùn
f
’de müstetir zamir,
o
óo
Ñr
©n
f
’nün faili gibi, o üç
cemaatten her birine racidir. Yani: “Bizim vücudumuzun
âbid:
ibadet eden, kulluk eden.
arş:
yüksekliği sebebiyle bütün
cisimleri içine alan ve Allah’ın kud-
ret ve hükmüyle istiva ettiği şey.
aza:
üye.
azamet:
büyüklük, ululuk, yüce-
lik.
beyan:
anlatma, açıklama.
cemaat:
topluluk, aralarında çeşit-
li bağlar bulunan insanlar toplulu-
ğu.
eda:
yerine getirme.
ehl-i tevhid:
tevhid ehli, Cenab-ı
Hakkın birliğini bilip inanan ve sa-
dece bir Allah’a bağlanıp ibadet
eden kimse.
fail:
özne, fiili yapan veya amil
olan unsur.
hitap:
nutuk vermek, konuşmak.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf Al-
lah rızası için yapma.
ihtar:
dikkat çekme, hatırlatma,
uyarı.
ihtiva:
içine alma, kapsama.
illet:
hastalık; sebep, gaye.
imtisalen:
imtisal ederek, uyarak,
tâbi olarak.
incirar:
bir neticeye doğru çekile-
rek sona erme, çekilip bir sona er-
me.
itaat:
boyun eğme, uyma, dinle-
me, alınan emre göre hareket et-
me.
itibar:
bakımdan, sebepten.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
mâkabl:
öndeki, üstteki.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahlûklar.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muttasıf:
vasıflandırılan, sıfatla-
nan.
müstahak:
lâyık olunan, hak edi-
len şey.
müstetir:
içinde saklı bulunan.
raci:
dair, ait, alâkası olan.
sacit:
secde eden, secdeye varan.
sıfat:
vasıf, nitelik.
şeriat:
İslâm dini ve prensipleri.
şeriat-ı fıtriye:
yaratılış kanun ve
kaideleri.
şükr-i örfî:
Allah’a olan şükran
duygusunu bildirme; Ona hamd
ve şükür ile medihlerini bildirerek
sena etme.
tâbi:
uymak, bağlanmak.
taife:
takım, güruh.
takdim:
arz etme, sunma.
tefsir:
Yorum, şerh.
vech-i nazım:
nazım yönü,
nazım tarafı.
vikaye:
koruma, sahip çıkma.
zamir:
ismin yerini tutan keli-
meler.
zamir-i hitap:
hitap zamiri.
zerrat:
zerreler, atomlar.
1.
Ancak Sana kulluk ederiz. (Fatiha Suresi: 5.)
2.
Kendisini görüyormuşsun gibi Rabbine kullukta bulun. (Sahihü’l-Camiü’s-Sağir, 1049.)
3.
Kulluk ederiz. (Fatiha Suresi: 5.)
4.
Hamd olsun.
3.
O, hesap gününün sahibidir. (Fatiha Suresi: 4.)
6.
Ancak Sana. (Fatiha Suresi: 5.)
7.
Ancak Senden yardım dileriz. (Fatiha Suresi: 5.)
8.
Yardım dileriz. (Fatiha Suresi: 5.)
f
aTiha
S
ureSi
| 42 | İşaratü’l-İ’caz
1...,32,33,34,35,36,37,38,39,40,41 43,44,45,46,47,48,49,50,51,52,...576
Powered by FlippingBook