İşaratü'l İ'caz - page 445

İslâmiyet’in şimdiye kadar Avrupa muharrirlerinden
hiçbirinin nazar-ı dikkatini celb etmeyen bir safhasını ba-
his mevzuu etmek istiyorum. İslâmiyet’in bu safhası,
onun sıhhati muhafaza için vuku bulan emirleridir.
evvelâ şunu itiraf etmek lâzımdır: kur’ân, bu nokta-i
nazardan bütün dinî kitaplara faiktir. kur’ân’ın tarif etti-
ği basit, fakat mükemmel sıhhî kaideleri nazar-ı dikkate
alırsak, bu mukaddes kitap sayesinde, bütün dünyanın
bazı kısımlarıyla haşerat mahşeri olan Asya’nın, müthiş
bir tehlike olmaktan kurtulduğunu görürüz. Müslümanlık
nezafeti, temizliği, nezaheti bütün saliklerine farz etmek-
le, birçok tahripkâr mikropları imha etmiştir.
Jochahim
®®®
Kur’ânayetleriİslâmiyet’inMuhteşem
BünyesindealtınBirKordonGibiİşlenmiştir
SembiresEncyclopedianamıylaintişaredenİngilizce
muhitü’l-maarifte,müslümanlıktanşusuretlebahsolun-
maktadır:
İslâm peygamberinin seciyesini aydınlatan kur’ân
ayetleri, son derece mükemmel ve son derece müessir-
dir. Bu kısım ayetler, Müslümanlığın ahlâkî kaidelerini
ifade eder. Fakat bu kaideler, bir-iki sureye münhasır de-
ğildir. Bu ayetler, İslâmiyet’in muhteşem bünyanında, al-
tından bir kordon gibi işlenmiştir. İnsafsızlık, yalancılık,
hırs, israf, fuhuş, hıyanet, gıybet, bunların hepsi kur’ân
akaid-i diniye:
dinî inançlar, dinî
inanışlar.
aklî:
akla dayanan, akıl ile ilglil.
akliye:
akılcılık.
cenab-ı Hak:
hakkın ta kendisi
olan şeref ve azamet sahibi Allah.
dimağ:
akıl, şuur.
ehemmiyet:
önem, değer, kıy-
met.
hakikî:
gerçek.
hakperest:
doğruluk ve haktan
taviz vermeyen, doğruluktan ay-
rılmayan, bunları ciddî manada
seven.
hasım:
düşman, rakip.
hayâ:
Allah korkusu ile günahtan
kaçınma.
hüsnüniyet:
iyi niyet, temiz
kalblilik.
ıslahat:
düzeltmeler, iyileştirme-
ler.
idrak:
akıl erdirme, anlama, kav-
rama kabiliyeti.
iffet:
helâle razı olup haramdan
kaçınma.
iktisâd:
ekonomi.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı Hakka
dair.
iman:
inanç, itikat.
intişar:
yayınlanma, neşrolma.
istikamet:
doğruluk; inanç, dü-
şünce, niyet, tutum ve davranışta
Allah’ın rızasına uygun olarak doğ-
ru yol üzere olma.
itaat:
söz dinleme, boyun eğme,
emre uygun hareket etme.
itimat:
emniyet, güven.
kâmil:
olgun, noksansız, mükem-
mel.
mektep:
okul.
mısdâk:
bir şeyin doğru olduğunu
ispata yarayan şey, kriter, ölçüt.
muasır:
aynı asırda yaşayanlar-
dan her biri, aynı devirde yaşayan.
muhakeme:
akıl yürütüp doğru
netice elde edebilme, tartma, de-
ğerlendirme, yargılama.
mutabık:
birbirine uyan, uygun.
müfâd:
mana, kavram, mefhum.
mü’min:
iman eden, inanan.
müsamaha:
göz yumma, hoş gör-
me, görmezlikten gelme, tolerans.
nazar:
bakış, dikkat.
pürnur:
nur dolu, nur içinde, nur-
lu, aydınlık.
rasyonalizm:
aklı temel alan, ger-
çeği akla uygunluk ölçüsüyle de-
ğerlendiren doktrin, akılcılık, usçu-
luk.
resul-i Ekrem:
çok cömert, kerîm
olan peygamber, Hz. Muhammed
(
ASM
).
sabır:
dayanma, katlanma, zorluk-
lara dayanma gücü.
sahife:
sayfa.
sıfat:
vasıf, nitelik.
sulhperver:
barış isteyen, barış
seven, barışsever.
suret:
biçim, şekil, tarz.
İşaratü’l-İ’caz | 445 |
e
cneBi
f
eYleSoflar
sıhhat:
sağlık, esenlik.
sıhhî:
sıhhatle ilgili, sağlıkla il-
gili, sağlığa ait.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldı-
ğı 114 bölümden her biri.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tahripkâr:
tahrip eden, tahrip
edici, yıkan, yıkıcı.
tarif:
bir şeyi bütün vasıflarını
içine alacak şekilde anlatma.
vuku:
olma, meydana gelme.
1...,435,436,437,438,439,440,441,442,443,444 446,447,448,449,450,451,452,453,454,455,...576
Powered by FlippingBook