tarafındantercümeolunmuştu.Fransızmüsteşrikidiyor
ki:
“Yüz milyonlarca insanın dini olan Müslümanlık, bü-
tün saliklerine nazaran, dünyanın kıvamı olan bir dindir.
Bu aklî dinin menbaı ve düsturu olan kur’ân, cihan me-
deniyetinin istinat ettiği temelleri muhtevidir. o kadar ki,
bu medeniyetin İslâmiyet tarafından neşrolunan esasla-
rın imtizacından vücut bulduğunu söyleyebiliriz. Filhaki-
ka bu âlî din, Avrupa’ya dünyanın imarkârâne inkişafı
için lâzım olan en esaslı kaynakları temin etmiştir. İslâ-
miyet’in bu faikiyetini teslim ederek, ona medyun oldu-
ğumuz şükranı tanımıyorsak da, hakikatin bu merkezde
olduğunda şek ve şüphe yoktur.”
Fransız muharriri, daha sonra, kur’ân’ın umumî mü-
salemeti muhafaza hususundaki hizmetini bahis mevzuu
ederek diyor ki:
“İslâmiyet yeryüzünden kalkacak ve bu suretle hiçbir
Müslüman kalmayacak olursa, barışı devam ettirmeye
imkân kalır mı? Hayır, buna imkân yoktur!”
GastonCare
®®®
Kur’ânBütünDinîKitaplaraFaiktir
AlmanâlimlerindenvemüsteşriklerindenJochahim
Duralph(YohahimDuralf)Kur’ân’ınsıhhateverdiği
ehemmiyettenbahsederkenşusözlerisöylüyor:
ahlâkî:
ahlakla ilgili, ahlaka ait.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
bahis:
konu.
bünyan:
yapı, bina, duvar.
celp:
çekme, çekiş, kendine çek-
mek.
evvelâ:
öncelikle.
faik:
üstün, seçkin, ileri, yüksek.
farz:
kesin yapılması gerekli olan;
İslâmiyette kesin olarak yapılma-
sı gereken emir.
fuhuş:
kötülük, namusa aykırı ha-
reket, zina, gayr-ı meşru cinsî mü-
e
cneBi
f
eYleSofları
| 444 | İşaratü’l-İ’caz
nasebet.
gıybet:
arkadan çekiştirmek,
hazır olmayan birisinin aley-
hinde konuşma.
haşerat:
haşereler, küçük bö-
cekler, zararlı küçük hayvan-
cıklar.
hıyanet:
hainlik, kendine olan
güveni kötüye kullanma.
imha:
ortadan kaldırma, mah-
vetme.
intişar:
yayınlanma, neşrol-
ma.
israf:
gereksiz yere harcama,
ihtiyaçtan fazlasını harcama,
savurganlık.
kaide:
kural, esas, düstur.
kordon:
çoğu ipekten yapıl-
mış kalın ip.
mahşer:
haşrolunacak, topla-
nılacak yer.
muhafaza:
koruma.
muharrir:
yazan, yazar.
muhitü’l-maârif:
ilim çevresi,
ilim dünyası.
muhteşem:
haşmetli, yüce.
mukaddes:
takdis edilmiş,
kutsal, aziz, temiz.
müessir:
tesirli.
münhasır:
mahsus, ait, yöne-
lik.
müthiş:
dehşet veren, ürkü-
ten, dehşetli, korkunç.
nam:
ad, isim.
nazar-ı dikkat:
dikkatli bak-
ma, dikkatli bakış.
nezafet:
temizlik, paklık, ta-
haret.
nezahet:
incelik, rikkat.
nokta-i nazar:
görüş açısı, ba-
kış açısı; görüş, fikir.
safha:
devre, merhale.
salik:
bir yola giren, bir yolda
giden, bir yolu takip eden.
seciye:
karakter, huy, tabiat.