kur’ân, ahlâk ve felsefenin bütün esasatını camidir.
Fazilet ve rezilet, hayır ve şer, eşyanın mahiyet-i hakiki-
yesi, hülâsa her mevzu kur’ân’da ifade olunmuştur. Hik-
met ve felsefenin esası olan adalet ve müsavatı öğreten
ve başkalarına iyilik etmeyi, faziletkâr olmayı talim eden
esaslar, bunların hepsi kur’ân’da vardır.
kur’ân, insanı iktisat ve itidale sevk eder, dalâletten
korur; ahlâkî zaafların karanlığından çıkarır, teâlî-i ahlâk
nuruna ulaştırır. İnsanın kusurlarını, hatalarını i’tilâ ve
kemale kalbeyler.
MüsteşrikSedio
®®®
Kur’ânÖyleBirPeygamberSesidirki,OnuBütün
DünyaDinleyebilir.BuSesinaksi,Saraylarda,
Çöllerde,Şehirlerde,DevletlerdeÇınlar
kur’ân şiir midir? değildir. Fakat, onun şiir olup
olmadığını tefrik etmek müşküldür. kur’ân, şiirden daha
yüksek bir şeydir. Mamafih, kur’ân ne tarihtir, ne tercü-
me-i hâldir, ne de İsa’nın (
As
) dağda irad ettiği mev’ize
gibi bir mecmua-i eş’ardır. Hatta, kur’ân ne Buda’nın
telkinatı gibi bir mâba’de’t-tabiiye yahut mantık kitabı,
ne de eflâtun’un herkese irad ettiği nasihatler gibidir.
Bu, bir peygamberin sesidir. öyle bir ses ki, onu bütün
dünya dinleyebilir. Bu sesin aksi, saraylarda, çöllerde,
şehirlerde, devletlerde çınlar. Bu sesin tebliğ ettiği din,
evvelâ naşirlerini bulmuş, sonra teceddütperver ve imar
tutma.
telkînât:
telkinler, fikir aşılamalar.
tercüme-i hâl:
hâl tercümesi, bir
kişinin hayatını anlatan eser, bi-
yografi.
zaaf:
zayıflık, yöneliş.
e
cneBi
f
eYleSofları
| 438 | İşaratü’l-İ’caz
akait:
İslâmın imanla ilgili
esasları ve hükümleri.
âlem:
dünya, cihan.
azim:
niyetli, kesin kararlı.
azimkâr:
azimli, gayretli.
cihanşümul:
dünya çapında,
dünya ölçüsünde.
delil:
kanıt, tanık, burhan.
emin:
inanılır, güvenilir.
esasat:
esaslar, kökler, temel-
ler.
ezelî:
ezel ile ilgili, öncesiz,
başlangıçsız.
hâdise:
olay.
hakikat:
gerçek, doğru.
hatem-i risalet:
Peygamberli-
ğin sonu.
hidayet:
doğru inanç ve yaşa-
yış üzere olmak.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
iman:
inanç, itikat.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
lügat:
lügatler, sözlükler.
mecelle:
islâm hukukunun
muamelât kısmının bir araya
getirilmesi ve bunların zama-
nın şartlarına göre düzenlen-
mesiyle meydana gelen ka-
nun kitabı.
muharrir:
yazan, yazar.
mukadderat:
Allah tarafından
ezelde takdir olunmuş şeyler,
ileride meydana gelecek hal-
ler ve olaylar, alın yazısı.
muvaffakıyet:
başarı.
Peygamber:
Hazret-i Muham-
med.
sebat:
sabit durma, kararlılık.
seciye:
karakter, huy, tabiat.
taharri:
arama, araştırma.
tecelli:
belirme, bilinme, gö-
rünme.
temîn:
sağlama.