İşaratü'l İ'caz - page 435

Hâlbuki, bütün bu nakisalar, Hristiyanların ellerindeki
muharref kitab-ı Mukaddes’te mebzuliyetle vardır.
JohnDavenport
®®®
Kur’ân,SerâpâSamimiyetveHakkaniyetle
Doludur
Carlyle(Karlayl)şöylediyor:
kur’ân’ı bir kere dikkatle okursanız, onun hususiyet-
lerini izhara başladığını görürsünüz. kur’ân’ın güzelliği,
diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i tem-
yizdir. kur’ân’ın başlıca hususiyetlerinden biri, onun as-
liyetidir. Benim fikir ve kanaatime göre, kur’ân, serâpâ
samimiyet ve hakkaniyetle doludur. Hazret-i Muham-
med’in (
AsM
) cihana tebliğ ettiği davet, hak ve hakikattir.
Carlyle
®®®
MüslümanlıkTecessütveTeslisakidesini
Reddeder
İngiltere’ninenmeşhurveenbüyükmüverrihlerinden
EdwardGibbon(EdvordGibon)“romaİmparatorluğu-
nunİnhitatveSukutu”adlıeserindeşöylediyor:
ganj nehri ile Bahr-i Muhit-i Atlasî (Atlas okyanusu)
arasındaki memleketler, kur’ân’ı bir kanun-i esasî ve
akide:
iman, inanılan ve itikat edi-
len esas, inanç.
azade:
bağlardan kurtulmuş, hür,
serbest.
delil:
kanıt, tanık, burhan.
dimağ:
akıl, şuur.
esasat:
esaslar, kökler, temeller.
feylesofâne:
filozofça, akıllıca.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şeyi
yoktan var eden, yaratıcı; Allah.
hâşâ:
asla, katiyen, hiç bir vakit.
hükümdar:
padişah, hüküm sahi-
bi, en yüksek reis. imparator.
inkişaf-ı fikir:
fikrin inkişafı, dü-
şüncenin, fikrin gelişmesi.
ipham:
anlaşılmazlık, kapalılık.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah tara-
fından yaratılanlar.
malik:
sahip.
mecelle:
islâm hukukunun mu-
amelât kısmının bir araya getiril-
mesi ve bunların zamanın şartla-
rına göre düzenlenmesiyle mey-
dana gelen kanun kitabı.
mevcudiyet:
mevcut olma, varlık.
muhtelif:
farklı.
mutaassıp:
bir meseleyi müda-
faada ifrata varan, körü körüne bir
fikre bağlı olan, bağnaz.
mutasavvıfâne:
tasavvuf ehline
yakışır şekilde, sofuca.
muvahhit:
tevhit eden, Cenab-ı
Hakkın varlığına ve birliğine ina-
nan, Allah’ı birleyen.
nazar:
bakış, dikkat.
nazir:
benzer, eş.
nokta-i nazar:
görüş açısı, bakış
açısı; görüş, fikir.
red:
kabul etmeme.
satvet:
şiddetli tesir eden, ezici
kuvvet, güç.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tarif:
etrafıyla anlatma, anlatılma,
etrafıyla bildirme, bildirilme.
tatmin:
insanın kalbinin manevî
olarak doyması, huzur ve sükûne-
te ermesi.
tebliğ:
dinî bir emrin yaratılmışla-
ra duyurulması; peygamberlerin
Allah’ın emrini kullara bildirmeleri
ve hakka davet etmeleri.
tecessüt:
ceset şekline girme, ce-
setleşme.
telkin:
fikir aşılama, öğüt verme,
zihinde yer ettirme, kulağına koy-
ma.
tereddüt:
kararsızlık, şüphede
kalma.
teslîs:
Hıristiyanlıktaki Allah’ın üç
olduğu şeklindeki inanç; Hıristi-
yanların Allah’ın baba, oğul ve
mukaddes ruh olmak üzere üç
varlıktan mürekkep olduğuna
inanmaları.
teşri:
kanun koyma, kanun yap-
ma vazifesi ve kuvveti; yasama.
ulûhiyet:
ilahlık, Allah’ın hakimi-
yeti ile kainattaki her şeyi kendi-
sine ibadet ve itaat ettirmesi.
İşaratü’l-İ’caz | 435 |
e
cneBi
f
eYleSoflar
akide:
iman, inanılan ve itikat
edilen esas, inanç.
asliyet:
asılla, temelle, kökle,
başlangıçla ilgili oluş.
Bahr-i Muhit-i atlasî:
Atlas
Okyanusu.
edebî:
edebiyatla ilgili, edebi-
yata ait.
hakikat:
gerçek, doğru.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk, hak ve doğruluktan
ayrılmama.
hususîyet:
hususîlik, ayırıcı
özellik.
inhitat:
gerileme, çökme, in-
me, alçalma.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kabil-i temyiz:
temyiz mah-
kemesince görülebilecek olan
davalar.
kanaat:
inanç.
kanun-i esasî:
ana prensipler,
anayasa.
Kitab-ı Mukaddes:
mukaddes
kitap, kutsal olan kitap, Tev-
rat, Zebur ve İncil.
mebzuliyet:
bolluk.
muharref:
tahrif edilmiş, de-
ğiştirilmiş, asıl manasından
uzaklaştırılmış.
müverrih:
tarih yazan, tarihçi.
nakisa:
eksiklik, noksanlık,
kusur.
samimîyet:
samimîlik, içten-
lik.
serapa:
baştan ayağa kadar,
önden sona, tamamıyla, bütü-
nüyle, bütün, hep.
sükût:
işgal, düşüş.
tebliğ:
dinî bir emrin kullara
bildirilmesi.
tecessüt:
ceset şekline girme,
cesetleşme.
tesis:
kurma, meydana getir-
me.
1...,425,426,427,428,429,430,431,432,433,434 436,437,438,439,440,441,442,443,444,445,...576
Powered by FlippingBook