İşaratü'l İ'caz - page 427

p
An
B ’oD
ƒB '
g p
ABÉ n
ªr
°Sn
Ép
H /
ÊoD
ƒp
Ñr
fn
G n
?Én
?n
a p
án
µ
p
BÄ '
`?n
Ÿr
G n
¤n
Y r
ºo
¡n
°Vn
ôn
Y s
º o
K
(1)
n
Ú/
bp
OÉn
°U r
º o
àr
æ`o
c r
¿p
G
(2)
s
ºo
K
: terâhî ve bu’d-i mesafeyi ifade ettiği cihetle,
şöyle bir takdire işarettir:
p
án
an
Óp
îr
dÉp
H t
?n
Mn
Gn
h r
º o
µ
r
æp
e o
?n
ôr
cn
G n
ƒo
g
.
Yani, “
âdemsizdendahakerîmvehilâfetedahamüsta-
hakvelâyıktır
.”
(3)
r
º o
¡°n
Vn
ôn
Y
: Müşterilere gösterilmek üzere, kumaş top-
larının açılıp arz edildiği gibi, eşyanın envaı da bast edi-
lerek, enzar-ı melâikeye gösterilmiştir. Bu tabirden şöyle
bir işaret çıkıyor ki: Mevcudat, müdrik ve âlimin malıdır.
İlim ile alır, isimle ahzeder, suretlerinin temessülüyle te-
mellük eder.
(4)
r
ºo
g
, müzekker ve âkıllar cemaatinden kinayedir. Bu-
rada müzekkerin müennese ve âkılın gayr-i âkıla tağlip
ve teşmiliyle, mecazen enva-ı eşyaya irca edilmiştir. Bu
itibarla,
r
ºo
g
kelimesinde bir mecaz iki tağlip vardır. Bu
mecaz ile o tağlipleri icbar eden esbap,
(5)
¢n
Vn
ôn
Y
kelime-
sinin işaret ettiği üslûptur. Çünkü melâikeye enva-ı eşya-
nın arzı manevî bir resmigeçit manzarasını andırıyor.
Malûm ya, resmigeçitleri yapan, müzekker ve âkıl insan-
lardır. Bunun için, burada iki tağlibe ve dolayısıyla bir
mecaza mecburiyet hâsıl olmuştur.
ahz:
kabul etme.
âlim:
ilim ile uğraşan, ilim
adamı.
arz:
sunma; yer, dünya.
bast:
yayma, yayılma, açma,
serme, döşeme.
bu’d-i mesafe:
mesafe uzak-
lığı.
cemaat:
topluluk.
cihet:
yön.
enva:
çeşitler, türler, neviler.
enzar-ı melâike:
meleklerin
bakışları.
esbap:
sebepler, vasıtalar.
hâsıl:
meydana gelme, ortaya
çıkma.
hilâfet:
halifelik, Allah adına
ve yine Onun izniyle yaratıl-
mışlar üzerinde çeşitli tasar-
ruflarda bulunma.
icbar:
zorlama, zorla ve isteği
1.
Sonra eşyayı meleklere göstererek buyurdu: “Eğer halifeliğine daha lâyık olduğunuz iddi-
asında doğru iseniz, bunların isimlerini bana söyleyiniz.” (Bakara Suresi: 31.)
2.
Sonra. (Bakara Suresi: 31.)
3.
Onlara gösterdi. (Bakara Suresi: 31.)
4.
Onlara. (Bakara Suresi: 31.)
5.
Gösterdi, sundu. (Bakara Suresi: 31.)
İşaratü’l-İ’caz | 427 |
i
nSanın
Y
araTılışı
dışında yaptırma.
ilim:
bilgi, marifet.
irca:
geri çevirme, geri döndürme.
itibar:
bakımdan, sebepten.
kerîm:
kerem sahibi, ihsan edici,
cömert, eli açık.
kinaye:
maksadı, kapalı bir şekil-
de ve dolaylı olarak anlatan söz.
lâyık:
uygun, yakışır, münasip.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
manevî:
manaya ait, maddî olma-
yan.
mecaz:
bir kelimenin gerçek ma-
nasında kullanılamayıp, ilgi, alâka
ve benzerlik bağı bulunan başka
bir manada kullanılması.
mecazen:
mecaz olarak, gerçek
değil de mecaz yoluyla.
mecburiyet:
mecbur olma, zaru-
rîlik durumu, zorunluluk.
melâike:
melekler.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahlûklar.
müdrik:
idrak eden, anlayan, kav-
rayan, farkında olan, aklı eren.
müennes:
dişi cinsten kelime, iti-
barî veya söylenişi bakımından di-
şi olan kelime.
müstahak:
hak eden, hak etmiş.
müşteri:
bir şeyi satın alan veya
satın almaya talip olan kimse, alı-
cı.
müzekker:
erkek, er.
resmî geçit:
resmî geçit merasimi,
geçit töreni.
suret:
nüsha, kopya.
tabir:
ifade; deyim.
tağlip:
ilgi ve ilişiğinden dolayı, bir
kelimeyi başka bir anlamı da içi-
ne alacak şekilde kullanma. (baba
ile anneye ebeveyn; Mekke ve
Medine’ye Haremeyn denilmesi
gibi.).
takdir:
değerlendirme.
temellük:
sahiplenme, kendine
mal etme.
temessül:
bir şekil ve surete gir-
me, cisimlenme.
terâhî:
geri durma, geri çekilme.
teşmil:
genelleştirme, şümullen-
dirme.
üslûp:
tarz, yol, biçim, usul, stil.
1...,417,418,419,420,421,422,423,424,425,426 428,429,430,431,432,433,434,435,436,437,...576
Powered by FlippingBook