İşaratü'l İ'caz - page 423

Bu ayetin nazmında dahi emsali gibi üç Vecih vardır.
BirinciVecih
: evvelki ayetle irtibatıdır. Şöyle ki:
1. İnsanın hilkati hakkında melâikenin itirazlarına,
evvelki ayette umumî, fehmi kolay, ikna edici bir cevap
verilmiştir; bu ayetle, avam ve havassı ikna eden tafsilât-
lı bir cevap verilmiştir.
2. evvelki ayette, beşerin hilâfet meselesi tasrih edil-
miştir; bu ayette ise, nev-i beşerin melâikeye karşı gös-
terdiği mu’cize ile, dava-i hilâfeti ispat edilmiştir.
3. evvelki ayette, beşerin melâikeye tereccüh etmesi-
ne işaret edilmiştir; bu ayette, tereccühünün illetine işa-
ret edilmiştir.
4. Beşerin arzda hilâfet-i kübraya mazhar olmasına
evvelki ayetle delâlet edilmiştir; burada ise, bütün tecelli-
yata mazhar bir nüsha-i camia olarak gösterilmiştir. Bu
da, ayrı ayrı istidatlara malik ve ilim ve istifadelerinin yol-
ları çok olduğundandır. evet, beşer, zahir ve bâtın havâs
ve duygularıyla, bilhassa derinliğine nihayet olmayan vic-
danıyla kâinatı ihata etmiş bir kabiliyettedir.
İkinciVecih
: Cümlelerin birbiriyle irtibatlarıdır. Şöy-
le ki:
(1)
n
ABÉ n
ªr
°Sn
’r
G n
?n
O'
G n
º s
? n
Yn
h
cümlesi,
(2)
n
¿ƒ o
ª n
?` r
©n
J n
’ Én
e o
ºn
?` r
Yn
G ?
u
fp
G
cümlesinin mazmununu tahkik ve icmalini tafsil ve ipha-
mını tefsirdir.
arz:
yer, dünya.
avam:
halkın büyük kısmı,
umum, herkes; “havas”ın zıd-
dı.
ayet:
Kur’ân cümlesi.
bâtın:
iç, iç yüz, iç kısım.
beşer:
insan, insanlık.
bilhassa:
özellikle.
dava-i hilâfet:
halifelik dava-
sı, iddiası.
delâlet:
delil olma, gösterme;
alâmet, işaret.
emsal:
örnekler, benzerler.
evvel:
önce.
fehim:
anlama, anlayış, kavra-
yış.
havas:
bilgi ve yaşayışça üs-
tün olanlar, önde gelenler.
havâs:
hisler, duygular.
hilâfet:
halifelik, Allah adına
ve yine Onun izniyle yaratıl-
mışlar üzerinde çeşitli tasar-
ruflarda bulunma.
hilâfet-i kübra:
en büyük ha-
lifelik.
hilkat:
yaratılma, yaratılış.
icmal:
öz, özet.
ihata:
kuşatma, içine alma.
ikna:
bir fikri, düşünceyi aklî
delillerle kabul ettirme, inan-
dırma.
ilim:
bilgi, marifet.
illet:
sebep.
1.
Ve Âdem’e isimleri öğretti. (Bakara Suresi: 31.)
2.
Sizin bilmediğinizi Ben biliyorum. (Bakara Suresi: 30.)
İşaratü’l-İ’caz | 423 |
i
nSanın
Y
araTılışı
ipham:
kapalı oluş, belirsizlik.
irtibat:
bağ, münasebet.
ispat:
kanıtlama, doğrulama.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
itiraz:
direnme, karşı koyma.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kâinat:
evren; yaratılmış olan şey-
lerin tamamı, bütün âlemler.
malik:
sahip.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
melâike:
melekler.
mesele:
konu.
mu’cize:
benzerini yapmaktan in-
sanların âciz kaldığı şey.
nazım:
sıra, tertip, düzen.
nev-i beşer:
insanoğlu, insanlar.
nihayet:
son, sınır.
nüsha-i camia:
birçok manayı
içinde barındıran, birçok manayı
içeren nüsha.
tafsil:
etraflıca bildirme, ayrıntılı
anlatma.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar, izah-
lar.
tahkik:
inceleme, araştırma.
tasrih:
açıkça ifade ederek şüphe
ve tereddütleri silme.
tecelliyat:
tecelliler, görüntüler.
tefsir:
yorum, şerh.
tereccüh:
üstünlük, üstün gelme.
umumî:
genel.
vecih:
cihet, yön.
vicdan:
iyiyi kötüden, hayrı şer-
den ayırt etmeye yardımcı olan
ahlâkî duygu.
zahir:
dış yüz, görünüş.
1...,413,414,415,416,417,418,419,420,421,422 424,425,426,427,428,429,430,431,432,433,...576
Powered by FlippingBook