Ve keza,
(1)
Ék
en
Ón
°Sn
h Gk
Or
ôn
H ?/
fƒo
c o
QÉn
f Én
j
ayet-i kerîmesinin
delâletine göre, Hazret-i İbrahim (
As
) ateşe atıldığı za-
man, ateşin harareti bürudete inkılâp etmesi, beşerin
keşfettiği yakıcı olmayan bir madde, mertebe-i nâriyeye
örnek ve mehazdır.
Ve keza,
(2)
/
¬u
H n
Q n
¿Én
gr
ôo
H '
Gn
Q r
¿n
G n
B’r
ƒn
d
ayet-i kerîmesinin –bir
kavle göre– işaret ettiği gibi, Hazret-i Yusuf’un (
As
) ke-
nan’da bulunan babasının timsalini görür görmez zeli-
ha’dan geri çekilmesi; ve kervanları Mısır’dan avdet etti-
ğinde, Hazret-i Yakup’un (
As
)
(3)
n
?o
°Sƒo
j n
íj/
Q o
óp
L n
’n
?
u
fp
G
ya-
ni, “
BenYusuf’unkokusunualıyorum
” demesi; ve keza
bir ifritin Hazret-i süleyman’a (
As
) “
Gözünüaçıpyum-
mazdanevvelBelkıs’ıntahtınıgetiririm
” demesine işaret
eden
(4)
n
?o
ar
ôn
W n
?r
«n
dp
G s
ón
J r
ôn
j r
¿n
G n
?r
Ñn
b /
¬p
H n
?«/
J'
G Én
fn
G
ayet-i kerîmesi,
pek uzak mesafelerden celb-i savt, suret ve saire gibi be-
şerin keşfettiği veya edeceği icadata numuneler ve me-
hazlardır.
Ve keza, “Hazret-i süleyman’a (
As
) kuş dilini öğrettik”
manasında
(5)
p
ôr
«s
£dG n
?p
£r
æn
e Én
æ r
ª u
?o
Y
olan ayet-i kerîme, beşe-
rin keşfiyatından telefonların ve radyoların, papağan ve
güvercin gibi alât ve hayvanların konuşmalarına ve mü-
him işlerde kullanılmasına mehazdır.
Ve keza, beşerin henüz keşfedemediği çok mu’cizeler
vardır; istikbalde yavaş yavaş keşfine muvaffak olur.
alât:
aletler, vasıtalar, aygıtlar.
avdet:
geri gelme, dönüş.
ayet-i kerîme:
Kur’ân’ın ayeti;
azamet ve şerefi olan ayet.
beşer:
insan, insanlık.
bürudet:
soğukluk, soğuk olma.
celb-i savt:
sesleri celp etme, ses-
leri bir yerden bir yere nakletme,
radyo ile seslerin nakli gibi.
delâlet:
delil olma, gösterme; alâ-
met, işaret.
evvel:
önce.
hakeza:
böylece, bunun gibi.
hararet:
sıcaklık.
ifrit:
korkunç ve zararlı cin.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
istikbal:
gelecek zaman.
kavil:
söz.
kervan:
uzak yerlere yolcu ve ti-
carî eşya taşıyan kafile, deve, ka-
tır, vb. yük hayvanı katarı, ticaret
kafilesi.
keşfiyat:
keşifler, Allah’ın il-
ham etmesiyle gösterilen
gaypla ilgili sırlar.
keza:
böylece, aynı şekilde.
mana:
anlam.
mâni:
engel, mania, set.
mehaz:
menba, kaynak.
mesafe:
uzaklık, ara.
mu’cize:
benzerini yapmak-
tan insanların âciz kaldığı şey.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
numune:
örnek.
suret:
surat, yüz, çehre.
taht:
hükümdarların oturduğu
büyük koltuk, padişah koltu-
ğu.
timsal:
örnek, numune.
vasıta:
vesile, neden, aracı.
1.
Ey ateş, serin ve selâmetli ol. (Enbiya Suresi: 69.)
2.
Rabbinin delillerini görmeseydi... (Yusuf Suresi: 24.)
3.
Yusuf Suresi: 94.
4.
Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm. (Neml Suresi: 40.)
5.
Bize kuşların dili öğretildi. (Neml Suresi: 16.)
B
akara
S
ureSi
| 422 | İşaratü’l-İ’caz