İşaratü'l İ'caz - page 436

teşriî hayatın ruhu olarak tanımışlardır. kur’ân’ın naza-
rında, satvetli bir hükümdarla zavallı bir fakir arasında
fark yoktur. kur’ân, bu gibi esaslar üzerinde öyle bir teş-
ri vücuda getirmiştir ki, dünyada bir naziri yoktur.
Müslümanlığın esasatı, teslisiyet ve Allah’ın tecessüd-
diyetini ve vahdet-i vücut akidesini reddetmektedir. Bu
mutasavvıfâne akideler, üç kuvvetli ulûhiyetin mevcudi-
yetini ve Mesih’in Allah’ın oğlu –hâşâ!– olduğunu öğret-
mektedir. Fakat bu akideler, ancak mutaassıp Hristiyan-
ları tatmin edebilir. Hâlbuki, kur’ân bu gibi karışıklıklar-
dan, iphamlardan azadedir.
kur’ân, Allah’ın birliğine en kuvvetli delildir. Feyleso-
fâne bir dimağa malik olan bir muvahhit, İslâmiyet’in
nokta-i nazarını kabul etmekte hiç tereddüt etmez. Müs-
lümanlık, belki bugünkü inkişaf-ı fikrimizin seviyesinden
daha yüksek bir dindir.
EdwardGibbon
®®®
HâlıkınHukukuylaMahlûkatınHukukunuEn
MükemmelSuretteancakMüslümanlıkTarif
Etmiştir
kur’ân’ın telkin ve Hazret-i Muhammed’in (
AsM
) teb-
liğ ettiği esasattan mükemmel bir ahlâk mecellesi vücut
bulur. esasat-ı kur’âniyenin muhtelif memleketlerde
insanlığa ettiği iyiliği ve ettikten sonra da Allah’a
vücut:
var olma, var oluş, varlık.
e
cneBi
f
eYleSofları
| 436 | İşaratü’l-İ’caz
ahenk:
uygunluk, düzen.
cenab-ı Hak:
hakkın ta kendi-
si olan şeref ve azamet sahibi
Allah.
dalâlet:
azgınlık, sapıklık.
esasat:
esaslar, kökler, temel-
ler.
fazilet:
kişiyi ahlaklı, iyi hare-
ket etmeye yönelten manevi
kuvvet, erdem.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
yi yoktan var eden, yaratıcı;
Allah.
hall:
çözme, karışık bir mese-
leyi şüphe edilmeyecek dere-
cede açıklama.
Hıristiyanlık:
Hz. İsa’nın tebliğ
ettiği dinin adı, Hıristiyan dini,
İsevîlik, Nasraniyet.
hürmet:
saygı.
ilim:
bilgi, marifet.
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme.
irfan:
Allah’ı bilme ve tanıma,
marifetullah.
kavanin-i tabiiye:
tabiî ka-
nunlar, Cenab-ı Allah’ın tabiat-
ta vaz ettiği kanun ve prensip-
ler.
keşfiyat:
keşifler, Allah’ın il-
ham etmesiyle gösterilen
gaybla ilgili sırlar.
mahlûk:
yaratık, Allah tarafın-
dan yaratılmış olan.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah ta-
rafından yaratılanlar.
mesai:
iş zamanı.
mesail:
meseleler.
mesele:
konu.
muhtevî:
ihtiva eden, içine
alan, içinde bulunduran, kap-
sayan.
mukabil:
karşılık.
Mûsevî:
Hz. Mûsa’nın (
AS
) din
ve şeriatına bağlı olan, kimse,
1...,426,427,428,429,430,431,432,433,434,435 437,438,439,440,441,442,443,444,445,446,...576
Powered by FlippingBook