İşaratü'l İ'caz - page 244

Binaenaleyh,
(1)
Gho
óo
Ñr
Yo
G
vav
’ının merciinde dâhil olan
kâmil mü’minlere göre,
Gho
óo
Ñr
Yo
G
ibadete devam ve sebat
etmeye emirdir. orta derecedeki mü’minlere nazaran,
ibadetin arttırılmasına emirdir. kâfirlere göre, ibadetin
şartı olan iman ve tevhid ile ibadetin yapılmasına emir-
dir. Münafıklara nazaran, ihlâsa emirdir.
Binaenaleyh,
Gho
óo
Ñr
Yo
G
’nun ifade ettiği
ibadet
kelimesi,
mükellefîne göre müşterek-i manevî hükmündedir.
(2)
r
ºo
µ
s
`Hn
Q
: Yani, “sizi terbiye eden ve büyüten odur
ve sizin mürebbîniz odur. öyle ise siz de ona ibadet et-
mekle abd olunuz!”
EyArkadaş!
Vakta ki kur’ân-ı kerîm, ibadeti emretti. İbadet ise, üç
şeyden sonra olabilir.
Birincisi
: Ma’bud’un mevcut olmasıdır.
İkincisi
: Ma’bud’un vahit olmasıdır.
üçüncüsü
: Ma’bud’un ibadete istihkakı bulunmasıdır.
kur’ân-ı kerîm, o üç mukadder suale işaret etmekle
beraber, şartlarının delillerini de zikrederken, Ma’bud’un
vücuduna dair olan delilleri iki kısma ayırmıştır.
Birisi
: Hariçten alınan delillerdir ki, buna
afakî
denilir.
İkincisi
: İnsanların nefislerinden alınan bürhanlardır;
buna
enfüsî
tesmiye edilir. enfüsî olan kısmını da, biri
nefsî, diğeri usulî olmak üzere iki kısma taksim etmiştir.
abd:
kul.
afakî:
dışa dönük, bir şeyin kendi-
sinden dışındaki âlem.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
bürhan:
delil, ispat, hüccet.
dâhil:
içinde, içeri girmiş.
dair:
alâkalı, ilgili.
delil:
kanıt, tanık, bürhan.
enfüsî:
bir şeyin kendisine, iç ya-
pısına, bünyesine ait olan.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf Al-
lah rızası için yapma.
iman:
inanç, itikat.
istihkak:
hak etme, hak kazanma,
hakkı olma.
kâfir:
Allah’ı ve İslâmiyeti inkâr
eden, dinsiz.
kâmil:
olgun, noksansız, mükem-
mel.
Kur’ân-ı Kerîm:
Kur’ân; Hz. Mu-
hammed’e vahiyle indirilen en
son İlâhî kitap.
Ma’bud:
kendisine ibadet edilen,
tapınılan, kulluk edilen Allah.
merci:
merkez, kaynak, müra-
caat edilecek yer.
mukadder:
takdir edilmiş.
mükellefîn:
mükellefler, bir
şeyi yapmak, bir şeyi ödemek
zorunda bulunanlar.
mü’min:
iman eden, inanan.
münafık:
nifak sokan, ara bo-
zucu; kalbinde küfrü gizlediği
hâlde Müslüman görünen.
mürebbî:
terbiye eden, besle-
yip büyüten Allah.
müşterek-i manevî:
manevî
ortaklık.
nazaran:
nispeten, kıyaslaya-
rak, göre.
nefis:
bir şeyin kendisi, şahsı.
nefsî:
bir şeyin bizzat kendi-
siyle ilgili olan.
sebat:
sabit durma, kararlılık.
sual:
soru.
taksim:
bölme, paylaştırma.
terbiye:
besleyip büyütme,
yetiştirme, eğitme.
tesmiye:
isimlendirme, ad
verme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
usulî:
asıllar, kökler, geçmiş
atalar ile ilgili olan.
vahit:
zatında ve sıfatlarında
tek ve yegane olan.
1.
İbadet ediniz. (Bakara Suresi: 21.)
2.
O Rabbinizdir. (Bakara Suresi: 21.)
B
akara
S
ureSi
| 244 | İşaratü’l-İ’caz
1...,234,235,236,237,238,239,240,241,242,243 245,246,247,248,249,250,251,252,253,254,...576
Powered by FlippingBook