(1)
l
Qp
OÉn
b
kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden
(2)
l
ôj/
ón
b
sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nispetin-
de olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem,
kudret zatiyedir; tagayyürü kabul etmez. Hem, aynı za-
manda kudret lâzımedir; ziyade ve noksan olmaz. Hem,
kudret
rezzak,Gaffar,muhyî,mümît
gibi sıfât-ı fiiliyenin
mercii ve mizanıdır.
ó
®
ò
r
ºo
µp
?r
Ñn
b r
øp
e n
øj/
òs
dGn
h r
ºo
µn
?n
?n
N …/
òs
dG o
ºo
µs
Hn
Q Gho
óo
Ñr
YG ¢o
SÉs
ædG Én
¡t
jn
G BÉn
j
n
ABÉ n
ª° s
ùdGn
h Ék
°TGn
ôp
a ¢n
Vr
Qn
’r
G o
ºo
µ`n
d n
?n
©n
L …/
òs
dn
G
|}
n
¿ƒo
?s
àn
J r
ºo
µs
?n
©n
d
r
ºo
µn
d Ék
br
Rp
Q p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e /
¬p
H n
ên
ôr
Nn
Én
a k
ABÉ n
e p
ABÉ n
ª° s
ùdG n
øp
e n
?n
õr
fn
Gn
h k
ABÉn
æp
H
(3)
n
¿ƒo
ªn
?r
©n
J r
ºo
àr
fn
Gn
h Gk
OGn
ór
fn
G ! Gƒo
?n
©r
én
J n
Ón
a
Yani: “
Eyinsanlar!Sizivesizdenevvelkileriyaratanrab-
binizeibadetedinizki,takvamertebesinevâsılolasınız.
Veyinerabbinizeibadetedinizki;arzısizedöşek,sema-
yıbinanızadamyapmışvesemadansularıindirmişki,
sizlererızıkolmaküzere,yerdenmeyvevesairgıdaları
çıkartsın.Öyleise,Allah’amisilveşerikyapmayınız.Bi-
lirsinizki,Allah’tanbaşkama’budvehâlıkınızyoktur.
”
arz:
yer, dünya.
bedel:
yerine, adına, namına.
daire-i tasarruf:
tasarruf sahası.
evvel:
önce.
Gaffar:
kulların günahlarını çok af-
feden, örten, bağışlayan, bağışla-
ması bol olan Allah.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
lâzıme:
lâzım olan.
mabut:
kendisine ibadet olunan,
tapınılan, kulluk edilen.
makdurat:
elden gelenler.
merci:
merkez, kaynak, müracaat
edilecek yer.
mertebe:
derece, basamak.
misil:
benzer, eş.
mizan:
terazi, ölçü.
Muhyî:
ölüleri dirilten, hayat ve-
ren Allah.
Mümît:
diriltip can verdiğini vakti
gelince öldüren Cenab-ı Hak.
nispet:
oran, değer.
rab:
“Yarattıklarını besleyen, ye-
tiştiren; verdiği nimetlerle ıslah ve
terbiye eden” anlamında Allah’ın
bir ismi.
rezzak:
bütün yaratılmışların
rızkını veren ve ihtiyaçlarını
karşılayan Allah.
rızk:
Allah tarafından her canlı
için ayrılmış ve takdir edilmiş
olan nimet, yiyecek içecek ve
giyecek ile ilgili şeyler.
sema:
gökyüzü, gök.
sıfât-ı fiiliye:
Cenab-ı Hakka
mahsus fiilî sıfatlar.
siga:
kip, fiilin çekiminden
meydana gelen; şahıs, zaman
ve vasfı değiştiren hâl.
sübut:
sabit olma, ispatlanma.
şerik:
ortak.
tagayyür:
değişme, başkalaş-
ma.
takva:
Allah korkusuyla dinin
yasak ettiği şeylerden kaçın-
ma, Allah’ın emirlerini tutup
azabından korunma.
vâsıl:
erişme, ulaşma, kavuş-
ma.
zatiye:
zat ile, kişi ile alâkalı.
ziyade:
çok, fazla.
1.
Dilediğini dilediği gibi yapmaya gücü yeten.
2.
Dilediğini dilediği gibi yapmakta sonsuz, daimî ve eksilmeyen kudret sahibi olan.
3.
Bakara Suresi: 21-22.
B
akara
S
ureSi
| 226 | İşaratü’l-İ’caz