15
11, 12, 13, 15 Nisan 1909
Lemaan-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat
29, 30, 31 Mart, 2 Nisan 1325; Volkan, Sayı:
101, 102, 103, 105.
Ve h i m
“sen bu hakaikı çok tekrar ediyorsun, hem de aynı
ibare ile.”
İr ş a t
evvelâ, hakikat olduğu için tekrar ediyorum. Hakikat
de ziya gibi usandırmaz.
Hem de üç-dört makalede yazdım. Muterizler tecahül
ettiler. gözlerine sokmak istiyorum. Çocuklara tekrar lâ-
zımdır.
Hem de bir meslek takip ettiğimi gösteriyorum. Bir
mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar. Hem de,
bir şeyin esası atılsa, mükerreren irca-ı nazar lâzımdır.
Mesleksiz olanlardır ki, her yola sapıyorlar. Bizim tarikı-
mız birdir. lâkin, türkçe elfazından pek zengin değilim,
bazı usandırıcı elfazı tekrar ediyorum.
Ve h i m
“siz cemiyetinize ‘
ittihad-ı muhammedî
’ ünvanını ver-
mişsiniz. Bundan sureten müntesip olmayanlar evhama
düşüyorlar. Başka bir ünvana tebdil etseniz ne olur?”
cemiyet:
topluluk, birlik.
elfaz:
lâfızlar, kelimeler.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
evvelâ:
birinci olarak, her şey-
den önce, ilk olarak.
hakaik:
hakikatler, doğrular,
gerçekler.
hakikat:
gerçek, doğru.
ibare:
cümle.
irca-i nazar:
yeniden gözden
geçirme, bakışı geçmişe çevir-
me.
irşat:
doğru yolu gösterme,
gafletten uyandırma.
ittihad-ı
muhammedî:
Müslümanların birlikteliği.
izale-i şübuhat:
şüphelerin gi-
derilmesi.
lemaan-ı hakikat:
hakikatin
parıldaması.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
muteriz:
itiraz eden, karşı çı-
kan, itirazcı.
mükerreren:
mükerrer ola-
rak, tekrar olarak, tekrar be
tekrar.
müntesip:
intisap etmiş, bağ-
lanmış, mensup.
sureten:
suret olarak, görünüş
itibarıyla.
tarik:
yol, meslek, seçilen tarz.
tebdil:
değiştirme, dönüştür-
me.
tecahül:
cahil gibi görünme,
bilmezlikten gelme.
ünvan:
san, ad.
vehim:
zan, şüphe, yanlış ve
esassız düşünce.
ziya: ışık, aydınlık, nur.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 85 |
m
akalâT