Ve nizamnamesi sünen-i Ahmediyedir. Ve kanunname-
si evamir ve nevahî-i şer’iyedir. Ve kulüp ve encümenle-
ri umum medaris ve mesacid ve zevayâdır. Ve cemiyetin
ilelebet ve daimî naşir-i efkârı, umum kütüb-i İslâmiyedir
ve muvakkat naşir-i efkârı i’lâ-i kelimetullahı hedef-i
maksat eden umum ceraiddir. Ve müntesibîni umum
mü’minlerdir. saff-ı evveli guzzat ve şüheda teşkil eder.
“kàlû belâ”dan beri müntesiptirler. defter-i isimleri
levh-i Mahfuz’dur. Böyle bir İttihad-ı Muhammedî Ce-
miyeti reisi ve seyyidi Fahr-i Âlem’dir (
AsM
). Hem de, her
ferdin de, her cemiyet-i diniyenin de reisi yine odur,
hem de reis-i âlemdir.
Ben “İttihad-ı Muhammedî efradındanım.” dediğim
vakit, muradım bu ittihattır. Hem de, bu ittihadı hedef ve
maksat eden adamlardanım demek istiyorum. Mesleği-
miz muhabbettir, muhabbeti neşretmektir. Biz husumet
edenlere muhalifiz. Hem de, şimdiki resmî bir cemiyeti
teşkil ediyoruz; bütün müteferrik cemiyat-ı İslâmiyeyi
tevhid etmek için, yoksa fazla bir fırkayı çıkarmak değil-
dir. Hâşâ ve kellâ! tefrika ika edenden değilim. İtiraz ve
evham-ı fasideyi sonra red ve ilân edeceğim.
Bediüzzaman Said Nursî
Œœ
cemiyat-ı islamiye:
İslamî cemi-
yetler.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cemiyet-i diniye:
dinî cemiyet.
ceraid:
gazeteler.
daimî:
sürekli, devamlı.
defter-i isim:
isim defteri.
efrat:
fertler.
encümen:
meclis, komisyon.
evamir ve nevahî-i şer’iye:
şeria-
tın emrettiği ve yasakladığı şeyler.
evham-ı faside:
lüzumsuz, asılsız,
boş kuruntular.
Fahr-i Âlem:
âlemin övüncü, âle-
min kendisiyle övündüğü Pey-
gamberimiz (
ASM
).
fırka:
topluluk, grup, cemaat.
guzzat:
gaziler.
hâşâ:
asla, katiyen, öyle değil, Al-
lah göstermesin.
hedef-i maksat:
asıl varılmak iste-
nen hedef.
husumet:
düşmanlık.
i’lâ-i kelimetullah:
Allah’ın ismini,
davasını yüceltmek, yaymak.
ika:
fena bir şey yapma.
ilelebet:
ebede kadar, sonsuza
değin.
ittihad-ı muhammedî:
Süheyl Pa-
şa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa,
Derviş Vahdeti ve arkadaşları tara-
fından İstanbul’da 5 Nisan 1909 ta-
rihinde kurulan bir cemiyet.
ittihat:
birleşme, birlik oluşturma.
kàlû belâ:
ruhların, yaratıldıktan
sonra, Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz
değil miyim?” sorusuna verdikleri
“evet” cevabı.
kanunname:
kanun kitabı.
kellâ:
hiç bir zaman, asla, kat’iyen,
kesinlikle.
kütüb-i islâmiye:
İslâm dini
ile ilgili kitaplar.
levh-i mahfuz:
korunmuş
levha, Allah’ın ezelî ilmiyle kâi-
natta olmuş ve olacak şeylerin
yazılı olduğu levha.
maksat:
gaye.
medaris:
medreseler.
mesacid:
mescitler, camiler.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sis-
tem.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhalif:
muhalefet eden, bir
fiil ve düşünceye karşı zıt dü-
şüncede bulunan.
murat:
maksat, meram.
muvakkat:
geçici.
müntesibîn:
müntesipler.
müntesip:
intisap etmiş, bağ-
lanmış, mensup.
müteferrik:
dağınık, ayrı ayrı.
naşir-i efkâr:
düşünceleri, fi-
kirleri yayan, neşreden.
neşir:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim.
nizamname:
tüzük metni.
reis:
başkan.
reis-i âlem:
bütün âlemin rei-
si; Hz. Muhammed (
ASM
).
saff-ı evvel:
birinci saf, çığır
açanlar.
seyyid:
efendi.
sünen-i ahmediye (
ASM
):
Hz.
Muhammed’in (
ASM
) sünneti,
ahlâk ve yaşayışı.
şüheda:
şehitler.
tefrika:
ayrılık, bölünme.
teşkil:
oluşturma, şekillendir-
me.
tevhid:
birleştirme.
umum:
bütün.
zevayâ:
zaviyeler.
m
akalâT
| 84 |
Eski said dönEmi EsErlEri