Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 80

tebcil ve muhabbeti izhar içindir –bu ise husumeti davet
etmez– veyahut ona mensup ayinleri icra etmektir. Bu
olsa, ferman-ı
(1)
p
øj/q
ódG ?p
a n
?G'
ôr
cp
G n
ile hürriyet-i mezhebiye
teessüs ettiğinden, münakaşaya mahal olmaz. eğer siya-
siyat ve maddiyata karışmaya vesile addedeceklerse, bu-
na muvaffak olamazlar. zira onların dinleri sırf vicdanî
olduğundan, siyaset ve maddiyata münasebeti az ve hem
de çoktan kesilmiş ve hem de muhtaç değillerdir. zira,
milliyet ve menfaat onların terakkiyatına muharrik-i kâfi-
dir.
Biz ise saadet-i dünyeviye ve uhreviye ile bu ittihada
eşedd-i ihtiyaçla muhtacız. Çünkü milliyetimiz İslâmiyet’-
ten başka yoktur. kavmiyet nazara alınsa, tavaif-i mülûk
gibi olur. Ve vicdanımıza dinden başka amir ve müşev-
vik yoktur. Hem de, menba-ı istimdadımız ve nokta-i is-
tinadımız bu ittihad-ı diniyedir.
Sual:
Böyle nazik bir zamanda hissiyat-ı diniyeyi he-
yecana getirmekle teskin ve tadili güç olur?..
Elcevap:
dinde hükümferma olan hak ve adalet, his-
siyatı tadil ve tahdit eder; sair hissiyata kıyas olunmaz.
Hem de, bu heyecanın hararetiyle, imtizac-ı kimyevi-
ye-i anasır gibi, bize lâzım olan ziya-i maarif ve hararetli
kuvvet ve şevki tevlit edecektir.
Hem de terakkiyat ve medeniyete lâzım olan hissiyat-ı
ulviyede en bedevî adam, en münevverü’l-fikir gibi İslâ-
miyet namıyla tarik-ı terakkide şevk-i vicdanî ile sevk
edecektir.
add:
saymak.
amir:
emreden, emir sahibi.
ayin:
dinî tören.
bedevî:
çölde ve iptidaî tarzda ya-
şayan, medenî olmayan.
elcevap:
cevap olarak.
eşedd-i ihtiyaç:
ihtiyacın en şid-
detlisi, çok fazla muhtaç olunma.
ferman:
emir, buyruk.
hâk:
doğruluk, gerçek, hakikat.
hararet:
ateşlilik, coşkunluk, he-
yecanlılık.
hissiyat:
hisler, duygular.
hissiyat-ı diniye:
dinle ilgili hisler.
hissiyat-ı ulviye:
yüksek hisler,
yüce hisler, yüce duygular.
husumet:
düşmanlık.
hükümferma:
hükümran, hüküm
süren.
hürriyet-i mezhebiye:
mezhep
hürriyeti.
icra:
yürütme, bir işi yerine getir-
me.
imtizac-ı kimyeviye-i anasır:
ele-
metler arası kimyasal reaksiyon.
ittihad-ı diniye:
dinî birlik.
ittihat:
birleşme, birlik oluşturma.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kavmiyet:
kavimcilik, ırkçılık.
kıyas:
karşılaştırma, bir şeyi başka
bir şeye benzeterek hüküm ver-
me.
maddiyat:
maddî ve cismanî şey-
ler.
mahal:
yer.
menba-ı istimdat:
yardım isteme
kaynağı.
menfaat:
fayda.
milliyet:
inanç, tarih, dil, gelenek,
kültür, ideal vatan birliği.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muharrik-i kâfi:
harekete geçiren
yeterli sebep.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
münakaşa:
tartışma.
münevverü’l-fikir:
aydın fikirli.
müşevvik:
teşvik eden, istek ve
arzuyu arttıran.
nam:
ad.
nazar:
bakış, dikkat.
nazik:
dikkat gerektiren,
önemli.
nokta-i istinat:
dayanak nok-
tası, güvenme ve itimat nok-
tası.
saadet-i dünyeviye ve uhre-
viye:
dünya ve ahiret mutlulu-
ğu.
sair:
diğer, başka, öteki.
siyasiyat:
siyaset yapmalar.
sual:
soru.
şevk:
şiddetli arzu, aşırı istek
ve heves.
şevk-i vicdanî:
vicdandan ge-
len istek, arzu.
tadil:
doğrultma, düzeltme.
tahdit:
hudutlandırma, sınırla-
ma.
tarik-ı terakki:
ilerleme yolu.
tavaif-i mülûk:
küçük devlet-
ler, beylikler.
tebcil:
yüceltme, ululama.
teessüs:
kurulma, teşekkül et-
me, oluşma.
terakkiyat:
ilerlemeler, geliş-
meler, yükselişler.
teskin:
sakinleştirme, yatıştır-
ma.
tevlit:
doğurma, sebep olma.
vesile:
aracı, vasıta.
vicdanî:
vicdanla ilgili, kalbî.
ziya-i maarif:
eğitim, öğretim
ışığı.
1.
Dinde zorlama yoktur. (Bakara Suresi: 256.)
m
akalâT
| 80 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,70,71,72,73,74,75,76,77,78,79 81,82,83,84,85,86,87,88,89,90,...790
Powered by FlippingBook