Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 764

o ef’al hiç benzemez, şer’an muayyen olan ibadat ef’ali-
ne. zira ef’al-i şer’î, bir ceviz-i hinde benzer. sütmisal,
lübbü gibi, beyaz kışrı da lübdür; cevizimize benzemez.
Fakat âyine-i zikirde olan ef’al ve ahval, cevizimize ben-
ziyor; kışrı bir gılaftır, hiçbir vakit yenilmez; ceviz-i hin-
de benzemez, ona makîs olamaz.
• • •
Kâinattaki Faaliyette Büyük Bir Lezzet Var
(1)
Bir hikmet-i ezelî, dest-i kudret, fıtratta bilkuvveden bilfii-
le çıkarmak, hem kuvvetten amele geçirmek için bir fa-
aliyet derç etmiş.
o faaliyet içinde şedit bir lezzeti mezç etmiş, mütenevvi
her şeyde müstetir olan lezzeti tagayyür-i âleme mü-
him bir mâye yapmış.
o mâyeyi kanun-i tekâmül ve nümüvve bir dane nüve et-
miş. o nüveye kudreti vücut verir, hikmeti bir sureti
giydirir, rahmet onu beslermiş.
nasıl ki zindandan geniş bostana çıkmak, adama bir lez-
zettir; öyle dahi daneden sümbüle geçmek, olmak o
munkabız daneye münbasit bir lezzetmiş.
İmtizac-ı kimyevî, istihaleye geçer, ziya, hararet verir. öy-
le de faaliyet istihaleye geçerse lezzet tezayüt eder, et-
rafa da taşarmış.
ahval:
hâller.
amel:
sevap ve günah olan fiiller.
âyine-i zikir:
zikrin aynası.
bilfiil:
sırf kendisi, başkası karış-
madan; gerçek olarak, lâfla değil
işle.
bilkuvve:
potansiyel güç olarak.
bostan:
bahçe, geniş ve aydınlık
mekân.
ceviz-i Hind:
Hindistan cevizi.
dane:
tohum, kırıntı.
derç etmek:
içine koymak, yerleş-
tirmek.
dest-i kudret:
kudret eli.
ef’al:
işler, fiiller.
ef’al-i şer’î:
İslâmiyete, şeriata uy-
gun işler, fiiller.
faaliyet:
hareket, aktivite, etkinlik.
fıtrat:
yaratılış.
gılaf:
kın, kılıf, mahfaza, bir şeyin
örtüsü.
hararet:
ısı.
hikmet:
her şeyin anlamlı, faydalı
ve birçok amaca yönelmiş olması,
İlâhî gaye.
hikmet-i ezelî:
ezelden takdir edi-
len hikmet.
ibadat:
uhrevî sevaba medar işler.
imtizac-ı kimyevî:
kimyevî bile-
şim, kimyasal tepkime.
istihale:
bir hâlden başka bir hâle
geçiş, hâl değiştirme, tahavvül, in-
kılap, başkalaşım, dönüşüm.
istihale:
bir hâlden başka bir hâle
geçiş, hâl değiştirme, tahavvül, in-
kılâp, başkalaşım, dönüşüm.
kanun-i tekâmül ve nümüv:
bü-
yüme ve gelişme kanunu.
kışır:
dış, kabuk.
kudret:
Allah’ın her şeye gücü
yetmesi.
lezzet:
tatlılık; haz, tat, zevk,
keyif.
lüb:
İç, öz.
makîs:
kıyaslanan.
mâye:
kaynak, temel, esas.
mezç etmek:
kaynaştırmak,
bütünleştirmek.
muayyen:
belli.
munkabız:
çekilmiş, büzül-
müş, daralmış, toplanmış.
mühim:
önemli.
münbasit:
yayılmış, açılmış,
yaygın, genişleyen.
müstetir:
saklı, gizli.
mütenevvi:
çeşit çeşit.
nüve:
çekirdek.
rahmet:
acıma, merhamet et-
me, iyilik ve ihsanda bulunma.
suret:
şekil. biçim.
sütmisal:
süt gibi.
şedit:
şiddetli.
şer’an:
dinî yönden, İslâmiyet-
çe.
tagayyür-i âlem:
âlemdeki,
kainattaki değişme, başkalaş-
ma.
tezayüt:
artma, fazlalaşma.
vakit:
zaman.
vücut:
varlık.
zindan:
karanlık yer.
zira:
çünkü.
ziya:
aydınlık, ışık.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 764 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Bu mebhas R/H 1337/1339 tarihli ilk baskı Lemaat’tan alınmıştır.
1...,754,755,756,757,758,759,760,761,762,763 765,766,767,768,769,770,771,772,773,774,...790
Powered by FlippingBook