Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 774

olsa olsa, yalnız acımak manasında, garazsız olabilir. el-
hâsıl, İslâmiyet uhuvveti istiyor, muhabbetse imana bir
lâzıme.
sû-i hulkun azabı, içinde mündemiçtir; hüsn-i hulkun se-
vabı, içinde münderiçtir. öyle ise işi bırak, o Âdil-i Ha-
kîm’e.
Fenn-i hâzır içinde cehl-i mahz müstetirdir. zira âsâr-ı Hâ-
lık-ı kadîr esbabın hesabına vesaitin namına kaydedi-
yor telkin eder âleme.
• • •
Beşerde Şu Zelzele,
(HaşİYe)
İslâm’daki Tezelzül;
Tenezzül-i Tezellülü İzale Ederek Ona İstiklâl, İstikrar
Verecek, Belki Garbı Gârıp, Şarkı Şârık Edecek
(1)
Bir vakit, biri dedi: “Medeniyet-i küffar İslâm’a belâ oldu.
Şimdi sosyalistlik çıktı, dünyayı karıştırdı; müfritleri
dehşetli!”
Ben demiştim: “Hiç korkma, medeniyet-i avam, sosya-
list gayesidir. düsturları bozmuyor İslâmî esasatı; dü-
şünsün Avrupalı!
Fakat havassa mahsus, medeniyet-i sefihe, bozmaya ça-
lışırdı, İslâm’a pek pahalı düştü, hem de belâlı.
HaşİYe:
Bu mebhastaki ima-i gaybî Birinci Harbde değil, İkinci Harb-i
Umumîde tamamıyla çıktı.
Âdil-i Hakîm:
her işi hikmetli ve
adaletli yapan Allah.
âlem:
dünya, varlık sınıflarının her
biri.
âsâr-i Hâlık-i kadîr:
her şeye gücü
yeten yaratıcının eserleri.
azap:
ceza.
belâ:
felâket, musibet.
belki:
kesinlikle, bilâkis.
beşer:
insan, insanlık, âdemoğlu.
Birinci Harb:
I. Dünya Savaşı.
cehl-i mahz:
tam cahillik.
dehşetli:
korkunç.
düstur:
prensip, kural, kanun.
elhâsıl:
sözün özü.
esbap:
sebepler.
fenn-i hâzır:
günümüz ilimleri.
garaz:
art niyet.
gârıp:
batan, gurup eden.
Garp:
Batı, Avrupa.
gaye:
amaç, maksat.
haşiye:
dipnot.
havas:
üst tabaka, seçkinler, zen-
ginler sınıfı.
hesabına:
adına, namına.
hüsn-i hulk:
güzel ahlâk.
ikinci Harb-i Umumî:
İkinci Dünya
Savaşı.
ima-i gaybî:
gayba ait, göze gö-
rünmeyenlere ait işaret; geleceğe
ait işaret.
islâmî esasat:
İslâma ait prensip-
ler, kurallar.
islâmiyet:
İslâm dini.
istiklâl:
bağımsızlık, özgürlük.
istikrar:
düzen, kararlılık.
izale etmek:
Ortadan kaldırmak.
lâzıme:
gerekli olan.
mahsus:
has olan, özel.
mebhas:
bahis, konu.
medeniyet-i avam:
halkın uygar-
lığı.
medeniyet-i küffar:
kâfirlerin me-
deniyeti.
medeniyet-i sefihe:
Sefih mede-
niyet, zevk ve eğlenceye sev-
keden medeniyet.
muhabbet:
sevgi.
müfrit:
İfrat eden, aşırıya ka-
çan, bir konuda, bir işte çok
ileri giden, aşırı.
mündemiç:
yerleştirilmiş.
münderiç:
içine konulmuş.
müstetir:
saklı, gizli.
namına:
adına.
sosyalist:
sosyalizm yanlısı,
sosyalizm taraftarı.
sosyalistlik:
Üretim araçları-
nın ferdî olmaktan çıkarılıp ka-
muya mal edilmesi ve gelir
paylaşımının
düzenlenmesi
esaslarına dayanan doktrin,
toplumculuk.
sû-i hulk:
kötü huy, çirkin ah-
lâk.
şârık:
doğan, parlayan; doğup
parlayan.
Şark:
Doğu, Dünyanın Asya ve
Ortadoğu bölgesi.
telkin:
öğüt verme, fikir aşıla-
ma.
tezelzül:
sarsıntı, zelzele.
tenezzül-i tezellül:
zillete
düşme, aşağılanmaya düşme.
uhuvvet:
kardeşlik.
vakit:
zaman.
vesait:
vasıtalar, sebepler.
zelzele:
sarsıntı.
zira:
çünkü.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 774 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1.
Bu mebhas R/H 1337/1339 tarihli ilk baskı Lemaat’tan alınmıştır.
1...,764,765,766,767,768,769,770,771,772,773 775,776,777,778,779,780,781,782,783,784,...790
Powered by FlippingBook