nerede kaldı yalancı tasannu ve riya ile kisb-i teşahhus,
şöhret? İşte bir sırr-ı azîm ki hikmet-i İlâhî, hem o ni-
zam-ı ahsen.
Bir ferd-i fevkalâde, kendi nev’i içinde setr ile perde çe-
ker, bununla kıymet verdirir, hem de eder müstahsen.
İşte sana misali: İnsan içinde velî, ömür içinde ecel, ol-
muş meçhul ve mühmel. Cuma’da müstetirdir bir sa-
at, kabul olur dua edersen.
ramazanda münteşir bir leyle-i zûkadir. esmaü’l-Hüsna-
da muzmer iksir-i İsm-i Azam. Bu misallerin haşmeti,
hem de o sırr-ı hasen,
İphamda izhar eder, ihfada ispat eder. Meselâ, ecelin ip-
hamında bir muvazene vardır; her dakikada tutar ne
vaziyet alırsan.
kefeteyn-i havfüreca, hizmet-i ukba–dünya tevehhüm-i
bekaî, lezzet-i ömrü verir. Yirmi sene müphem bir
ömür olsa ahsen.
nihayeti muayyen bin senelik bir ömre. zira nısfı geçer-
se, her saati geldikçe güya adım atarak darağacına gi-
dersin.
Şey’en şey’en üzülmek ve hem de teselli vermez; sen de
rahat etmezsin.
• • •
ahsen:
daha iyi.
darağacı:
idam sehbası.
dua:
Allah’a yalvarma.
ecel:
ölüm zamanı.
Esma-i Hüsna:
Allah’ın güzel isim-
leri.
ferd-i fevkalâde:
olağanüstü özel-
liklere sahip kişi.
güya:
sanki.
haşmet:
görkemlilik, ihtişam.
hikmet-i ilâhî:
İlâhî hikmet, Al-
lah’ın bir faydayı, maslahatı gözet-
mesi.
hizmet-i ukba-dünya:
dünya ve
ahirete ait iş ve hizmet.
ihfa:
gizlilik.
iksir-i ism-i azam:
kendisi ile dua
edilince reddedilmeyen en yüce
ve değerli isim.
ipham:
gizleme, saklama.
ispat:
deliller ve şahitlerle gerçeği
ortaya koymak.
izhar:
açıklama, gösterme.
kefeteyn-i havfüreca:
ümit
ve korku dengesi.
kıymet:
değer.
kisb-i teşahhus-i şöhret:
şöh-
retli bir şahsiyet, kişilik edin-
me.
leyle-i zûkadir:
Kadir Gecesi.
lezzet-i ömür:
hayatın tadı.
meçhul:
gizli, bilinmeyen.
misal:
örnek.
muayyen:
tayin edilmiş, belir-
lenmiş, belli.
muvazene:
denklik, denge; öl-
çü, kıyas; tedbir.
muzmer:
saklı.
mühmel:
bırakılmış, tayin
edilmemiş.
münteşir:
her yere yayılmış.
müphem:
belirsizlik.
müstahsen:
beğenilen.
müstetir:
saklı, gizli.
nevi:
tür, çeşit.
nısf:
yarım, yarısı.
nihayet:
son, sonuç.
nizam-ı ahsen:
en güzel dü-
zen.
riya:
gösteriş.
setr:
örtme.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
sırr-ı hasen:
güzellik sırrı.
şey’en şey’en:
ağır ağır, yavaş
yavaş.
şöhret:
meşhur olma, herkes-
çe tanınma, bilinme.
tasannu:
yapmacık davranış.
teselli:
ferahlandırma, üzüntü
giderme, avunma.
tevehhüm-i bekaî:
sonsuza
kadar yaşama vehmi, hayali.
vaziyet:
durum.
velî:
Allah’ı bilen ve dostluğu-
na sığınan.
zira:
çünkü.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 694 |
Eski said dönEmi EsErlEri