Eski Saîd Dönemi Eserleri - page 690

Mezhebinin hududu, tayinini bırakır temayül-i mizaca. ta-
assub-i mezhebî, tamime sebep olur.
tamimin iltizamı, sebep olur nizaa. İslâmiyet’ten evvel,
tabakat-ı beşerde derin uçurumlar,
Hem tebaud-i acibî, istedi bir vakitte taaddüd-i enbiya, te-
nevvü-i şerayi, müteaddit mezhepler.
Beşerde bir inkılâp, İslâmiyet yaptırdı. Beşer tekarüp et-
ti; şer’ etti ittihat, vahit oldu peygamber.
seviye bir olmadı; mezhep taaddüt etti. terbiye-i vahide
kâfî geldiği zaman, ittihat eder mezhepler.
• • •
İcat ve Cem-i Ezdatta Büyük Bir Hikmet Var;
Kudret Elinde Şems ve Zerre Birdir
ey birader-i kalb-i hüşyar! ezdadın cem’indendir tecelli-i
iktidar. lezzet içinde elem, hayrın içinde şerri,
Hüsnün içinde kubhu, nef’in içinde dârrı, nimet içinde
nikmet, nurun içinde nârı, bilir misin ki sırrı?
Hakaik-ı nisbiye sübut, takarrür etsin. Bir şeyde çok şey
olsun; bulsun vücut, görünsün. sür’at-i hareketle bir
nokta bir hat olur.
Çevirmenin sür’ati yapar bir lem’a-i nur, daire-i nuranî.
Hakaik-ı nispiye vazifesi dünyada daneler sümbül olur.
beşer:
insan, insanlık, âdemoğlu.
birader-i kalb-i hüşyar:
kalbi uya-
nık, akıllı ve düşünceli kardeş,
dost.
cem:
birleştirme, bir araya getir-
me.
cem-i ezdat:
zıtları bir araya topla-
ma, birleştirme.
daire-i nuranî:
nurdan bir daire,
nurlu daire.
dane:
tohum, kırıntı.
dârr:
zarar.
elem:
acı.
evvel:
birinci, önceki.
ezdat:
zıtlar.
hakaik-ı nispiye:
göreceli, başka-
larına nispetle ve kıyasla ortaya çı-
kan gerçekler.
hat:
çizgi.
hayır:
iyi ve faydalı olan şey.
hikmet:
yüksek bilgi; akıl, söz ve
hareketteki uygunluk.
hudut:
sınır.
hüsün:
güzellik.
icat:
yapıcılık, yoktan yaratma.
iltizam:
benimseme, taraftar ol-
ma.
inkılâp:
değişim, dönüşüm.
islâmiyet:
İslâm dini.
ittihat:
birlik.
kâfi:
yeterli.
kubuh:
çirkinlik.
kudret:
Allah’ın her şeye gücü
yetmesi.
lem’a-i nur:
ışık parıltısı.
lezzet:
tatlılık; haz, tat, zevk, keyif.
mezhep:
yol, usul ve Allah’ın rıza-
sına götüren yol.
müteaddit:
birden fazla.
nâr:
ateş.
nef’:
fayda.
nikmet:
sıkıntı ve üzüntüye sebep
her şey.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan, bağış.
niza:
çekişme.
nokta:
önemli husus.
nur:
ışık, aydınlık.
sebep:
neden.
seviye:
mertebe, derece.
sır:
gizem, gizli anlam.
sübut:
kararlı hale gelme, ger-
çekleşme.
sümbül:
filiz verme.
sür’at:
hız.
sür’at-i hareket:
hareket hızı.
şems:
güneş.
şer:
kötü ve zararlı olan şey,
kötülük.
şer’:
din, Allah’ın emri, şeriat.
taaddüd-i enbiya:
peygam-
berlerin çokluğu.
taaddüt:
sayıca çokluk.
taassub-i mezhebî:
mezhep
taassubu, mezhebi dışındakini
sapıklıkla suçlama.
tabakat-ı beşer:
sosyal sınıf-
lar.
takarrür:
yerleşme.
tamim:
yayma, genelleştirme,
herkesi mecbur etme.
tayin:
belirlenmiş.
tebaud-i acibî:
hayret verici
derecede birbirinden uzaklaş-
ma.
tecelli-i iktidar:
gücünü gös-
terme.
tekarüp:
birbirine yakınlaşma.
temayül-i mizaç:
yaratılıştan
verilen meyil, eğilim; fıtrat, ya-
ratılışta verilen kabiliyetler.
tenevvü-i şerayi:
şeriatların,
dinlerin çeşitli olması.
terbiye-i vahide:
herkesin ay-
nı seviyede eğitim alması.
vahit:
bir tek.
vakit:
zaman.
vazife:
iş, görev.
vücut:
varlık.
zerre:
en küçük parça, atom.
ç
ekirdekler
ç
içekleri
| 690 |
Eski said dönEmi EsErlEri
1...,680,681,682,683,684,685,686,687,688,689 691,692,693,694,695,696,697,698,699,700,...790
Powered by FlippingBook