İslâmiyet Selm ve Müsalemettir;
Dâhilde Niza ve Husumet İstemez
ey âlem-i İslâmî! Hayatın ittihatta. ger ittihat istersen,
düsturun bu olmalı:
(1)
w
?n
?r
G n
ƒo
g
yerine
(2)
w
? n
M n
ƒg
olmalı;
(3)
o
ø n
°ùn
?r
G n
ƒo
g
yerine
(4)
o
ø n
°ùr
Mn
’r
G n
ƒo
g
olmalı.
Her Müslim kendi meslek, mezhebine demeli: “İşte bu
haktır; başkasına ilişmem. Başkaları güzelse, benim en
güzelidir.”
dememeli: “Budur hak; başkaları battaldır. Yalnız benim-
kidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir.”
zihniyet-i inhisar, hubb-i nefisten geliyor. sonra maraz
oluyor; niza ondan çıkıyor.
dert ile dermanlar taaddüdü hak olur; hak da taaddüt
eder. Hacat ve ağdiyenin tenevvüü hak olur; hak da te-
nevvü eder.
İstidat, terbiyeler tekessürü hak olur; hak da tekessür
eder. Bir madde-i vahide, hem zehir ve hem panzehir.
İki mizaca göre, mesail-i fer’îde, hakikat sabit değil, izafî
ve mürekkep. Mükellefîn mizaçlar,
ona bir hisse verip, ona göre ederek tahakkuk ve terek-
küp, her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.
mezhep:
yol, usul ve Allah’ın rıza-
sına götüren yol.
mizaç:
farklı kabiliyet ve şekilde
yaratılmış olma.
mutlak:
sınırlamaya girmeme.
mühmel:
ihmal edilme, uygulan-
mama.
mükellefîn:
yükümlüler, sorumlu-
lar.
mürekkep:
birden fazla şeylerden
oluşan.
müsalemet:
emniyet ve güven
içinde yaşamak.
müslim:
Müslüman.
niza:
çekişme.
panzehir:
şifa verici ilâç.
sabit:
devamlı, değişmez.
selm:
barış, esenlik.
taaddüt:
sayıca çokluk.
tahakkuk:
gerçekleşme.
tekessür:
çokluk.
tenevvü:
çeşitlilik.
terbiye:
eğitme; besleyip, büyü-
tüp yetiştirme.
terekküp:
farklı şeylerden birleş-
miş olan.
zehir:
öldürücü madde.
zihniyet-i inhisar:
yalnız bana ait
anlayışı, tekelcilik zihniyeti.
ağdiye:
gıdalar, besinler.
âlem-i islâmî:
İslâm dünyası.
battal:
gerçek dışı.
dâhil:
içeri.
derman:
ilâç.
dert:
hastalık.
düstur:
prensip, kural, kanun.
ger:
eğer.
hacat:
ihtiyaçlar.
hak:
doğru, gerçek, hakikat;
doğruluk.
hakikat:
gerçek.
hisse:
pay.
hubb-i nefis:
nefsini sevmek.
husumet:
düşmanlık.
hükmetme:
hüküm verme,
karar ve fetva verme.
islâmiyet:
İslâm dini.
istidat:
kabiliyet.
ittihat:
birlik.
izafî:
göreceli, değişken.
madde-i vahid:
bir tek mad-
de.
maraz:
hastalık.
mesail-i fer’î:
esasta olmayan
teferruata ait meseleler.
meslek:
usul, metot.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 689 |
l
emaaT
1.
Sadece o haktır.
2.
O haktır.
3.
Sadece o iyidir.
4.
O en iyidir.