Kesretin Tarafeyni Vahdettir
(1)
Bir cilve-i tevhiddir ki, kesretin mebdei vahit olur; mün-
teha kesbediyor vahdeti.
Bir cilve-i kudrettir kâinattaki kuvvet, bu mütehavvil kuv-
vet, eder kesret vahdeti.
zerratlara dağılır, istihale geçirir, onda tahassul eder ca-
zibe kataratı.
o lemaat birleşir, sâni ondan halk eder bir cazibe-i umu-
mî, yine kesbediyor vahdeti.
• • •
Meziyetin Varsa Hafâ Türabında Kalsın;
Tâ Neşvünema Bulsun
ey zîhassa-i meşhure! taayyünle zulmetme. ger perde-i
hafânın altında sen kalırsan, ihvanına verirsin ihsan ve
bereketi.
Her bir ihvanın altında sen çıkması, hem de o sen olma-
sı imkân ve ihtimali, her birine celp eder bir nazar-ı
hürmeti.
eğer taayyün edip, perde altından çıksan, mükerrem iken
altında, üstünde zalim olursun. güneş iken orada, bu-
rada gölge edersin,
İhvanını düşürttürüp hem nazar-ı hürmetten. demek ta-
ayyün ve teşahhus, zalim birer emirdir. sahih doğru
böyle ise, hem de böyle görürsün.
yan, başka şekle girip değişen.
nazar-ı hürmet:
saygılı bakış.
neşvünema:
gelişme, filizlenme
ve büyüme.
perde-i hafâ:
gizlilik perdesi.
sahih:
hâlis, tam, geçerli, gerçek.
sâni:
sanatla yaratan Allah.
taayyün:
meydana çıkarak belir-
me.
tahassul:
üremek, husule gelmek.
tarafeyn:
iki taraf.
teşahhus:
cisimlenme, belirme,
şahıs olarak ortaya çıkma.
türab:
toprak.
vahdet:
birlik.
vahit:
bir tek.
zalim:
zulmeden.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zîhassa-i meşhure:
değerli özel-
liklere sahip kişi.
zulmetmek:
haksızlık yapmak.
bereket:
artma, çoğalma.
cazibe:
çekme gücü; çekicilik.
cazibe-i umumî:
genel çekim
gücü.
celp etmek:
kendine çekme.
cilve-i kudret:
kudret tecellisi.
cilve-i tevhid:
birlik tecellisi.
eğer:
şayet.
emir:
iş, şey, husus, olay, olgu.
ger:
eğer.
hafâ:
gizlilik.
halk etmek:
yaratmak.
ihsan:
iyilik yapma ve bağış
yapma.
ihtimal:
olabilirlik.
ihvan:
kardeş.
imkân:
elverişli şartlar.
istihale:
hâl değiştirme, inkı-
lâp, başkalaşım, dönüşüm, ta-
havvül.
kâinat:
evren, yaratılan her
şey.
katarat:
su ve yağmur damla-
ları.
kesbetmek:
kazanmak.
kesret:
çokluk.
kuvvet:
güç, iktidar.
lemaat:
parıltılar.
mebde:
başlangıç.
meziyet:
üstün özellikler, va-
sıflar ve mal, makam gibi üs-
tünlükler.
mükerrem:
şerefli, saygıde-
ğer.
münteha:
son.
mütehavvil:
bir hâlde durma-
Eski said dönEmi EsErlEri
| 693 |
l
emaaT
1.
Bu mebhas R/H 1337/1339 tarihli ilk baskı Lemaat’tan alınmıştır.