6
9 Ocak 1909
Nutk-ı Sabıkın Neticesi
27 Kânunievvel 1324, Kürd Teavün ve Te-
rakki gazetesi, Sayı: 6.
Benim dört köşeli bir fikir ve müddeam var:
B
i r i n c i s i :
Avrupa’dan mehasin-i medeniyetin ikti-
basına muhtacız. Hâlbuki medeniyetin mehasini
ile beraber mesavisi de terakki ve en garip ve aldatıcı bir
surete girmiş. Bu seyyiatın en fenası ve medeniyetin mu-
harribi ve bâr-ı giranı, sefahat ve havaic-i gayr-i zarurîde
israfat ve maişetteki müthiş müsavatsızlıktır. Binaena-
leyh, mehasinle beraber seyyiat da medeniyetimiz içine
sokulmamak için bize öyle bir kanun-i hâkim ve mümey-
yiz lâzım ki, heva ve hevese galebe etsin. zira bizde ço-
cukluk tabiatı var.
İk i n c i s i :
nasıl ki kürdlerin asabiyetlerinden, bir hâ-
kim reis Avrupa’ya müdahene için Frenk libası giyse,
kürdler o hâkime itaate bedel, ihanet edeceklerdir. Şa-
yet tanısalar ki kürd’dür, libas-ı millîsini tebdil ettiği için,
“Milletine hakaret etmiş” derler.
Bunun gibi, bu zaman-ı meşrutiyetteki hâkim, şahs-ı
mütehakkim değil, belki kanun-i mümeyyizdir. Bu kanu-
nu libas-ı millî ile göstermek lâzımdır. Yoksa asabiyet-i
maneviye karşısına çıkacaktır.
Üç ü n c ü s ü :
Anasır-ı gayrimüslimenin adalet ve mü-
savat ve hürriyetin devamına itminanları tam olamaz;
anasır-ı gayrimüslime:
Müslü-
man olmayan unsurlar, Müslüman
olmayan milletler, topluluklar.
asabiyet-i maneviye:
manevî ta-
rafgirlik, manevî taassup.
bâr-ı giran:
ağır yük.
binaenaleyh:
bundan dolayı, bu-
nun üzerine.
Frenk:
Batılı, Avrupalı.
galebe:
galip gelme, üstünlük.
hâkim:
hükmeden.
havaic-i gayr-i zarurî:
zorunlu ol-
mayan ihtiyaçlar.
heva:
nefsin hoşuna giden zararlı
ve günah olan istek ve arzular.
heves:
nefsin hoşuna giden, gelip
geçici istek.
iktibas:
alıntı.
israfat:
israflar, lüzumsuz yere
harcamalar.
itminan:
inanma, güvenme,
gönül rahatlığı içinde tered-
dütsüz kabul etme.
kanun-i hâkim ve mümey-
yiz:
iyi ve kötüyü ayırt etmeyi
sağlayacak hükmetme kabili-
yetine sahip kanun.
kanun-i mümeyyiz:
ayırt edi-
ci kanun.
kânunievvel:
Aralık ayı.
libas:
elbise.
libas-ı millî:
millî elbise, kıya-
fet.
maişet:
geçim, geçinme.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
mehasin-i medeniyet:
mede-
niyetin güzellikleri.
mesavi:
kötü hâller, fenalıklar,
seyyieler.
muharrip:
tahrip eden, yıkan.
müdahene:
dalkavukluk.
müddea:
iddia edilen şey, tez,
sav.
müsavat:
müsavilik, eşitlik.
nutk-i sabık:
geçen nutuk.
sefahat:
yasak şeylere, zevk
ve eğlenceye aşırı derecede
düşkünlük.
seyyiat:
kötülükler, fenalıklar.
suret:
biçim, şekil, tarz.
şahs-ı mütehakkim:
tahak-
küm eden baskıcı ve zorbacı
şahıs.
teavün:
yardımlaşma.
tebdil:
değiştirme.
terakki:
yükselme, ilerleme.
zaman-ı meşrutiyet:
meşruti-
yet dönemi.
m
akalâT
| 42 |
Eski said dönEmi EsErlEri