ederek, dergâh-ı İlâhiyesinde hüsn-i kabule mazhar eyle-
mesini dua ediyoruz.
Kıymetli Üstadım!
Bayramda, ziyaret ve arz-ı tazim
makamına kaim olmak üzere, bütün arkadaşlarımızla be-
raber hem ramazan-ı şerifi, hem Leyle-i Kadri, hem
mübarek ıyd-i saîd-i fıtrî, Risaletü’n-Nur’un umum talebe
ve şakirtleri ve Kur’ân’ın kıymetli hizmetçileri makamın-
da ve hükmünde kıymetli Üstadımızı tebrik ederek, Ce-
nab-ı Haktan daha çok kardeş ve arkadaşlarımız ile bir-
likte ve siz Üstadımız başımızda olarak, ramazan-ı şerifin
emsal-i kesiresiyle müşerref olmaklığımızı niyaz ve tazar-
ru eyleriz. Ve mübarek iki ellerinizden öperek, dua-i hay-
riyenizi ve kudsî irşadlarınızı istirham eyleriz, kıymetli
Üstadımız.
Daimî kudsî dualarınıza muhtaç
günahkâr, hizmetkâr ve talebeniz
Ahmed Nazif
ì®í
Œ
282
œ
[Abdurrahman Tahsin’in fıkrası-
dır.]
Ey Yüce Üstad!
Risale-i Nur dairesi içine kabul ve bu âb-ı kevser-i ha-
yat ile menba-ı feyz-i iman, gayet değerli ve kıymetdar
bu ebedî ders ile, kendimi daima mes’ut ve bahtiyar ad-
BARLA LÂHİKASI | 585 |
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
müşerref:
şereflendirilmiş, kendi-
sine şeref verilmiş, yüceltilmiş; şe-
refli, yüce.
niyaz:
yalvarma, yakarma.
Ramazan-ı Şerif:
mübarek, şerefli
Ramazan ayı.
şakirt:
talebe, öğrenci.
talebe:
öğrenci.
tazarru:
yalvarma, Allah’a huşû
içinde yalvarma.
umum:
bütün, hepsi.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin, özel isim yerine ge-
çen bir sıfatı; öğretici, öğretmen.
addetmek:
saymak, öyle ka-
bul etmek.
bahtiyar:
bahtlı, talihli, mutlu.
Cenab-ı Hak:
Allah; doğru,
gerçek, Hakkın tâ kendisi olan,
şeref ve azamet sahibi yüce
Allah.
daimÎ:
sürekli, devamlı.
dergâh-ı İlâhiye:
Cenab-ı Hak-
kın dergâhı, kapısı, katı.
dua:
yalvarma, yakarış, niyaz.
ebedî:
ebede mensup, zeval-
siz, sonu olmayan, sürekli, hiç
son bulmayacak şekilde sü-
ren.
emsal-i kesire:
pek çok ben-
zerler, birçok misiller.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
gayet:
son derece.
günahkâr:
günahlı, günah iş-
lemiş.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
hüsn-i kabul:
iyi karşılamak,
güzellikle kabul etmek, be-
nimsemek.
ıyd-i saîd-i fıtri:
oruç ayı olan
mübarek ramazanın mutlu
bayramı.
irşat:
doğru yolu gösterme,
gafletten uyandırma.
istirham:
isteme, rica etmek.
kâim:
ayakta duran, var olan.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
kudsî:
mukaddes, yüce.
Leyle-i Kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, rama-
zanın 27. gecesi.
makam:
manevî mevki.
mazhar:
nail olma, şereflen-
me.
mesut:
saadetli, bahtlı, mutlu.