Barla Lâhikası - page 491

memleketimize gelirken, büyük bir köprüye yolum uğra-
dı. Köprünün iki tarafında iki nöbetçi vardı. Birinden ge-
çip, diğeri hemen beni yakaladı, acaba nereye götürecek
diye bütün vücudum titriyordu. Biraz gittikten sonra köp-
rü bitmeden Üstadıma beni teslim etti. Üstadım beni yı-
kayıp bıraktı.
Sonra asker olarak bir camiye bütün ahali toplandı.
Bir asker geldi bana dedi: Seni büyük bir kumandana
hizmetçi tayin ettiler, gideceksin. Ben dedim: Benim gi-
bi süflî bir nefer, nasıl o müşirin yanında hizmetçilik
eder. İtiraz ettim. Yine tekrar etti, gideceksin. Ben kor-
karak gittim, baktım ki, orada Üstadımı görünce mesru-
râne sevindim. Bana dedi: Arkamdan gel. Yüksek bir sa-
raya çıktı, bana dedi: Bu ufak hizmetleri gör. Ben düşün-
mekte iken, Barlalı Süleyman Efendi geldi. Beraber bu-
lunurken Üstadım güzel bir gül bahçesine gitti. Ve orada
bir küçük genç oturur, bana dedi: Sen bu gence hizmet
edeceksin. dedi. Hemen uyandım.
Ey Kardeşlerim!
Madem Üstadım bende bir şey yok, ben yalnız tayin
olduğum cevahir dükkânından herkesin ihtiyacı var oldu-
ğunu ve Kur’ân’ın dellâlı olduğunu sekiz-dokuz senedir
ilân ediyor. Biz Risale-i Nur’ları yazmak, okumak ve din-
lemek için herkesin ihtiyacı var, onun için ey Müslüman-
lar! Manevî yaralarınıza ilâç ararsanız Risale-i Nur’da
vardır. Yazın, okuyun, imanınız o kadar teâlî edecektir.
Hiç şüphe etmeyiniz.
BARLA LÂHİKASI | 491 |
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğret-
men.
ahali:
halk.
cevahir:
cevherler, elmaslar,
kıymetli taşlar.
dellâl:
ilan eden, bir haberi
duyurmak için yüksek sesle
bağırarak dolaşan kimse.
ilâc:
tedbir, çare, tavsiye, der-
man.
ilân:
yayma, duyurma, bildir-
me.
İtiraz:
kabul etmediğini belir-
tip karşı çıkma.
madem:
çünkü, için, değil mi
ki, ...den dolayı, böyle ise, he-
le.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan, ruhi, fikri.
mesrurane:
sevinçli bir şekil-
de, sevinerek, memnun ola-
rak.
müşir:
en yüksek askerî dere-
ce, mareşal.
nefer:
asker, er.
süflî:
aşağılık, bayağı, âdi.
tayin:
vazifeye gönderme, bir
işe yerleştirme, atama.
teâlî:
yükselme, yücelme, çok
yüce olma.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
1...,481,482,483,484,485,486,487,488,489,490 492,493,494,495,496,497,498,499,500,501,...720
Powered by FlippingBook