Barla Lâhikası - page 490

Doktorlara ilâç parası vermekten elhamdülillâh kurtul-
dum. Günden güne iyi oluyorum” diyormuş.
17 Zilhicce 1353
Uhrevî Kardeşiniz ve
Âciz Talebeniz
Hulûsî
ì®í
Œ
238
œ
[Risale-i Nur Şakirtlerinden Kule-
önülü Hacı Osman’ın bir fıkrasıdır.]
Muhterem Üstadım!
Risale-i Nur’u birkaç seneden beri dinleyip, binde bir
almış olduğum manevî yaralarıma bir ilâç vazifesi görü-
yordu. Fakat hastalara ait Yirmi Beşinci Lem’a ve ihti-
yarlara ait Yirmi Altıncı Lem’ayı Mustafa ve arkadaşla-
rımla beraber okuyup kemal-i şevk ile dinledim. Bakıyo-
rum ki, vücudumdaki yaralara güzel tesir ediyor, arka-
daşlarıma dedim: Madem Risale-i Nur’un tesiri bu kadar
kuvvetlidir; ben yazmaya karar verdim. Fakat hiç okuyup
yazmam yok ki, böyle kıymettar Risale-i Nur’a yardım
edeyim. Madem kalemim yok, beni hizmetçi ve postacı
olarak tayin ediniz, diye müteessirâne söyledim.
O gece rüyamda, kendimi ölmüş ve yıkanmış olarak
kabre bıraktılar. Haşir zamanı gelip kabirden kefen ile
başım açık, ayaklarım yalın olarak kalktım. Korkarak
âciz:
gücü yetmez, zavallı.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd ol-
sun, Allah’a şükür.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
haşir:
toplayan, cem eden,
haşr eden.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
kabir:
mezar.
kefen:
gömülmeden önce
ölünün sarıldığı beyaz bez.
kemal-i şevk:
tam ve kusur-
suz bir istek.
madem:
...den dolayı, böyle
ise.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
müteessirane:
müteessir ola-
rak, teessürle, üzüntü ile, üzü-
lerek.
şakirt:
talebe, öğrenci.
talebe:
öğrenci.
tayin:
vazifeye gönderme, bir
işe yerleştirme, atama.
tesir:
etki.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
yalın:
çıplak.
Zilhicce:
Kamerî takvimin on
ikincisi ve son ayı olup haram
aylardan biridir.
| 490 | BARLA LÂHİKASI
1...,480,481,482,483,484,485,486,487,488,489 491,492,493,494,495,496,497,498,499,500,...720
Powered by FlippingBook