On İkinci Nota:
Bütün Müslümanlara, muhtelif ta-
rikatlerde sülûk ile kazanılacak neticeye acz ve fakr ve
şefkat ve tefekkür tarikında besmele olacak bir ders ver-
diğini;
On Üçüncü Nota:
Yirmi Altıncı Sözü
(1)
$G n
¤n
Y s
’p
G n
…p
ôr
Ln
G r
¿p
G
ayetlerini,
(2)
o
¬s
Hn
Q n
±n
ôn
Y r
ón
?n
a o
¬°n
ùr
Øn
f n
±n
ôn
Y r
øn
e
hadisini, Birinci Sözü, me-
cazî muhabbetteki makul dereceyi göstererek, taklitten
tahkike geçmek lüzumunu;
On Dördüncü Nota:
Çok mühim ve pek nurlu bir
eser olan Yirminci Tevhid Mektubunu;
On Beşinci Nota:
Üç Meselesi ile, Kur’ân’daki
emir ve nehyin ne kadar yerinde olduklarını ve şeriat-ı
Ahmediye desatirinin ne kadar makul ve mantıkî esasla-
ra istinat ettiğini ayan beyan göstermektedir.
Çok kusurlu ve âciz talebeniz, aldığı feyizleri ancak
metindeki yazıları tekrarla ifade edebilir. Hitabı azaltmak
için sözü itnaba düşürmemek daha makul düşüncesiyle,
maruzatımı kısa kesmeyi daha faydalı görüyorum.
Hulûsî
ì@í
âciz:
zayıf, eli yetmez, gücü yet-
mez.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
ayan beyan:
apaçık.
Besmele:
başlangıç.
desatir:
düsturlar, kaideler.
faide:
fayda.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muhtaç-
lık.
feyiz:
ilim, irfan.
hitap:
söz.
ifade:
anlatma, anlatım, anlatış.
istinat:
dayanma, güvenme; delil
olarak kabul etme.
itnâb:
gereksiz sözlerle konuyu
uzatma.
makul:
aşırı olmayan, ılımlı.
mantıkî:
akla ve mantık kaidele-
rine uygun, mantıklı.
maruzat:
arz edilenler, tak-
dim edilenler.
mecazî:
mecaza ait, gerçek ol-
mayan.
mesele:
konu.
metin:
yazılı eser parçası.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
muhtelif:
farklı.
mühim:
lüzumlu, gerekli.
nehy:
yasaklama, dinin ya-
sakladığı işler.
nurlu:
ışıklı, parıltılı.
sülûk:
bir yola girme, bir yol
tutma.
şefkat:
karşılıksız sevgi besle-
me, içten ve karşılıksız merha-
met.
şeriat-ı Ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in (
ASM
) tarif ettiği,
getirdiği ve bildirdiği şeriat; İs-
lâm dini.
tahkik:
inceleme, araştırma.
taklit:
benzetme, bir şeyin
sahtesini yapma.
talebe:
öğrenci.
tarik:
meslek.
tarikat:
yol, meslek, tarik.
tefekkür:
mantık kaidelerine
uygun bir şekilde düşünme, fi-
kir geliştirme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna
inanma, birleme.
1.
Benim mükafatım ancak Allah'a aittir. (Sebe Suresi: 47.)
2.
Kim nefsini tanırsa Rabbini de tanır. (Süyuti, el-Hâvi li'l-Fetâva; 2:451.)
| 478 | BARLA LÂHİKASI