Barla Lâhikası - page 473

1.
Ehl-i dalâlete karşı mücahede
(1)
r
ºo
µ`n
eGn
ór
bn
G r
âu
Ñ`n
`ão
jn
h r
ºo
c
r
ô°o
ür
æn
j %G Gho
ô°o
ür
æn
J r
¿
p
G
2.
Neşr-i hakikatte Üstada yardım
(3)
n
?ƒo
°Ss
ôdG Gƒo
©«/
Wn
Gn
h%G Gƒo
©«/
Wn
Gn
h
(2)
@…'
ƒr
?s
àdGn
h u
ôp
Ñr
dG n
¤n
Y Gƒo
fn
hÉn
©n
Jn
h
3.
Müslümanlara iman cihetinden hizmet
Ék
©«/
ªn
L $G p
?r
Ñ`n
ëp
H Gƒo
ª°p
ün
à`r
YGn
h
(4)
@ o
?n
Ór
°Sp
’r
G $G n
ór
æp
Y n
øj
u
ódG s
¿
p
G
(6)
l
In
ƒr
Np
G n
¿ƒo
æp
erD
ƒo
ªr
dG Én
ªs
fp
G
(5)
@ Gƒo
bs
ôn
Øn
J n
’n
h
gibi ayetlerle
(7)
o
án
ë«°/
üs
ædG o
øj
u
ódn
G ..o
án
ë«°/
üs
ædG o
øj
u
ódn
G ..o
án
ë«°/
üs
ædG o
øj
u
ódn
G
hadis-i
şerifi.
4.
Kalemle ilmi tahsil:
(8)
n
¿ho
ôo
£°r
ùn
j Én
en
h p
ºn
?n
?r
dGn
h =¿
Madem ki hakikat ilmi tedris edilmiyor; elbette mahfî
hikmetlere binaen, mahdut insanların eline geçen, kula-
ğına giren, bu nevi derslerin ciddî tahsili için, bilhassa
okuması, yazması olanların bizzat yazmak suretiyle bu
neticeyi bulacaklarına şüphe edilmemelidir. Bir şeyi yaz-
mak, okumak, anlamak, sonra başka kâğıda nakletmek-
tir ki, bu tarzla matlûp istifadenin temin edileceği mu-
hakkaktır.
5.
Bir saati bir sene ibadet hükmüne geçecek tefek-
kür: Evet nurlarla istifade, böyle saatler, zannederim, he-
pimizin meşhudu olmuştur. Sözlerdeki hakaikı tefekkür,
aynen Kur’ân’ın künuzunu manen taharridir ki,
Fettah
ismi imdada yetişerek, öyle muhayyirü’l-ukul kapılar
BARLA LÂHİKASI | 473 |
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yoldan
çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler.
Fettah:
kullarının kapalı işlerini
açan, Cenab-ı Hak.
hakaik:
hakikatler, doğrular, ger-
çekler.
hakikat:
asıl, esas.
hikmet:
yüksek bilgi.
hükmüne:
yerine, değerine.
imdat:
yardım.
istifade:
faydalanma, yararlanma.
künûz:
hazineler, defineler.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
mahdut:
sınırlı, belirli.
mahfî:
Gizli, saklı.
manen:
mana bakımından, ma-
naca.
matlup:
talep edilen, istenilen
şey.
meşhut:
gözle görülen, müşahe-
de olunan.
muhayyirü’l-ukul:
akılların hay-
rete düştüğü.
mücahede:
savaşma, mücadele.
neşr-i hakikat:
hakikatın neşri,
doğruyu yaymak.
nevi:
çeşit.
suret:
biçim, şekil, tarz.
taharri:
arama, araştırma.
tahsil:
elde etme, alma, kazanma.
tarz:
usul, yol.
tedrîs:
okutma, öğretme, ders
verme.
tefekkür:
mantık kaidelerine uy-
gun bir şekilde düşünme, fikir ge-
liştirme.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin, özel isim yerine ge-
çen bir sıfatı; öğretici, öğretmen.
bilhassa:
özellikle.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
bizzat:
kendisi, şahsen.
ciddî:
gerçek, hakikat.
cihet:
yön.
1.
Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder ve size sebat verir. (Muhammed
Suresi: 7.)
2.
Birbirinizle iyilik ve takvada yardımlaşın. (Mâide Suresi: 2.)
3.
Allah’a da itaat edin, Peygambere de itaat edin. (Mâide Suresi: 92.)
4.
Şüphesiz ki Allah katında makbul olan din İslâm dinidir. (Âl-i İmran Suresi: 19.)
5.
Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sımsıkı sarılın; ayrılığa düşüp dağılmayın. (Âl-i İmran
Suresi: 103.)
6.
Mü'minler ancak kardeştirler. (Hucurat Suresi: 10.)
7.
Din nasihattir. Din nasihattir. Din nasihattir. (Müslim, iman:95; Tirmizî, Birr: 17; Neseî, Bey’â:
31; Darimî, Rikak: 41; Müsned, 1:351, 2:297, 4:102.)
8.
Nûn. Yemin olsun kaleme ve yazdıklarına. (Kalem Suresi: 1.)
1...,463,464,465,466,467,468,469,470,471,472 474,475,476,477,478,479,480,481,482,483,...720
Powered by FlippingBook