Rabian:
Sizin gibi hakikate yetişmiş ve hakikatteki ha-
kikî teselli ve esaslı sevinci bulmuş zatlara, envar-ı imani-
yenin ve esrar-ı Kur’âniyenin neşirlerine karşı ehl-i dalâ-
letin ve şeytanların desaisle tehacümünden neş’et eden
müşkilât ve gam ve kedere karşı sabır ve metanet et ve
hüzün ve merak etme demeye ihtiyaç hissetmem.
Hem her vakit beklediğim, ehl-i zındıkanın bana hü-
cumu gayretli talebem, cesaretli biraderzadem olan uhre-
vî kardeşimden başlaması muhtemel olmakla beraber,
hıfz-ı Kur’ânî her müşkülâta galip ve lezzet-i hizmet-i ima-
niye her kederi unutturur, itikadında olduğumdan, seni
teşci ve teşvike lüzum görmem.
Rakımü’l-Huruf Hafız Halid sana selâm eder, duanı is-
ter.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Ahiret Kardeşiniz
Said Nursî
ì®í
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
biraderzade:
kardeş çocuğu, ye-
ğen.
desais:
desiseler, hileler.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yoldan
çıkanlar, azgın ve sapkın kimse-
ler.
ehl-i zındıka:
dinsizler, inançsız-
lar.
envar-ı imaniye:
iman nurları,
imana ait parıltılar.
esrar-ı Kur’âniye:
Kur’ân’ın sırla-
rı.
gam:
keder, üzüntü.
hıfz-ı Kur’ânî:
Kur’ân’ın koruyu-
culuğu.
hakikat:
gerçek, doğru.
hakikî:
gerçek.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna
edici ve ilmî delillerle anlaşıl-
masına hizmet etme.
itikat:
inanç, iman.
keder:
kaygı, acı, hüzün.
lezzet-i hizmet-i imaniye:
imana hizmet lezzeti.
merak:
bir şeyi öğrenmek is-
temek, çok şiddetli arzu, he-
ves, düşkünlük.
metanet:
metin olma, daya-
nıklılık; gayret.
muhtemel:
ihtimal dahilinde,
olabilir.
müşkilât:
müşkiller, güçlük-
ler, zorluklar.
neşet:
meydana gelme, oluş-
ma, çıkma.
neşir:
yayma,yayım, herkese
duyurma.
rabian:
dördüncü olarak.
sabır:
dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
selâm:
barış, rahatlık, sela-
met ve esenlik dileme.
talebe:
öğrenci.
tehacüm:
hücum etme, sal-
dırma.
teselli:
avutma, acısını dindir-
me.
teşci:
gayrete getirme.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
zat:
kişi, şahıs.
1.
Baki olan ancak Allah’tır.
| 420 | BARLA LÂHİKASI
