Barla Lâhikası - page 257

vasıtasıyla Nasarânın bir kısmı İslâmiyet’i kabul edecek ve
Nasarâ Müslümanları veya Hristiyan mü’minleri hükmü-
ne geçip Üstadımızın sözlerini İsa Aleyhisselâm sözleri
nev’inden hüsn-i kabul edeceklerine işarettir.
Evet, Risale-i Nur’da öyle bir kuvvet vardır ki, Avru-
pa’nın en muannit feylesoflarını dahi teslime mecbur
eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan, hakikî iman
nurunu arayan Hristiyan muvahhidler, elbette Risale-i
Nur’u görseler (Hazret-i İsa Aleyhisselâmın vesâyâsı
nev’inden) kabul edip sarılacaklardır.
Dereli Mutaf
Hafız Ahmed
ì®í
Œ
137
œ
[Asım Bey’in fıkrasıdır.]
Bu risale fihristesi, hakikaten menba-ı nur ve mecma-ı
hakikattir. Elhak, Nur fihristeleridir. Şöyle söyleyebilirim
ki: Otuz Üç Söz, Otuz Üç Mektubun her biri, feyezanda
bir menba-ı nur-i hakikat ve gülistan-ı bağ-ı cinandır. Bi-
naenaleyh bu müteaddit güller bağının her birisinde mü-
teaddit güller koparıp dört kısım üzerine güller demeti ya-
pılmış gibi vücuda getirilmiş bir eser-i cihan-kıymet oldu-
ğuna kanaat ettim.
Bu fihristeleri okumak; herhâlde ve behemehâl Söz ve
Mektuplar risale-i şerifenizi görmek, okumak, yazmak için
BARLA LÂHİKASI | 257 |
nurların kaynağı.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
müteaddit:
çeşitli, bir çok.
muvahhid:
tevhit eden, Cenab-ı
Hakkın varlığına ve birliğine ina-
nan, Allah’ı birleyen.
nasarâ:
Hristiyanlar.
nev:
cins.
risale-i şerife:
şerefli, mübarek ri-
sale, kitap.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin, özel isim yerine ge-
çen bir sıfatı; öğretici, öğretmen.
vasıta:
alet, araç.
vesaya:
vasiyetler.
behemehâl:
mutlaka, elbet-
te, ne yapıp edip.
binaenaleyh:
bundan dolayı,
bunun üzerine.
elhak:
hakkın tâ kendisi, tam
doğrusu; doğrusu ya.
eser-i cihan-kıymet:
cihan
değerinde eser.
feylesof:
sapık fikirli, felsefe
ile uğraşan.
fihriste:
katalog, liste.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
gülistan-ı bağ-ı cinan:
Cen-
net bağının güllükleri, Cennet
bağının gül bahçeleri.
hakikaten:
doğrusu, gerçek-
ten.
hükmüne:
yerine, değerine.
hüsn-i kabul:
iyi karşılamak,
güzellikle kabul etmek, be-
nimsemek.
ihtiyac-ı hakiki:
gerçek lazım
olan.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kıymet:
değer.
mecma-ı hakikat:
hakikatle-
rin toplanıp bir araya geldiği
mahal, yer.
menba-ı Nur:
nur kaynağı.
menba-ı nur-i hakikat:
asıl
1...,247,248,249,250,251,252,253,254,255,256 258,259,260,261,262,263,264,265,266,267,...720
Powered by FlippingBook