Fihristeyi harfi harfine henüz okuyamadım; fakat, in-
şaallah okuyacağım. On Birinci Mektubun neleri ihtiva
ettiğini öğrendim. Yazılmayan ve rahmet-i İlâhiyeden ya-
zılmasına muvaffakıyet niyaz olunan âsârın da, neşrine
muvaffakıyetinizi eltaf-ı Sübhaniyeden tazarru ve niyaz
eylerim. Otuzuncu Sözün, mahkeme baş kâtibini nasıl
tehdit ettiğini, hatırasını tamamıyla gözümün önüne ge-
tirdim.
Fihriste-i Güldeste:
Fihriste
namı altındaki bütün ri-
salelerde yazılı olduğu tarzda değildir. Tamamen hususi-
yet göstermektedir. Sözlerin ve Mektupların bir hulâsa-
tü’l-hulâsası denecek vaziyettedir.
Âsâr-ı Nurun bir zübdesi, hazain-i Nurun elmas anah-
tarı, resail ve mektubatın nurlu kapısı olan bu hayırlı teli-
fe sebep olanları da, müellifini de, Allahü Zülcelâl ve’l-Ke-
mal Hazretleri, saadet-i dâreyne mazhar buyursun. Âmin.
Hulûsî
ì®í
Œ
135
œ
[Hüsrev’in Fihriste hakkında bir
fıkrasıdır.]
Aziz Üstadım!
Senelerden beri vücuda getirilen misilsiz âsâra, Otuz
Birinci Mektubun On Beşinci Lem’asıyla öyle misilsiz bir
eser daha ilâve buyurulmuş oluyor ki; o şaheserler, böyle
Allahü Zülcelâl ve’l-Kemal:
mü-
kemmel izzet, heybet, azamet
sahibi Allah.
asar:
eserler.
âsâr-ı nur:
Nur eserleri.
elmas:
çok kıymetli bir mücev-
her.
eltaf-ı Süphaniye:
süphan olan
Allah’ın lütufları; güzellikleri ve ni-
metleri.
fihriste:
katalog, liste.
hulasâtü’l-hulâsa:
hulâsanın
hulâsası, özünün özü.
hususiyat:
ayırıcı özellikler.
ihtiva:
içine alma, kapsama.
ilâve:
ekleme, katma.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
mazhar:
nail olma, şereflen-
me.
misil:
benzer, eş, nazır, tıpkısı.
müellif:
eser telif eden, ya-
zan.
muvaffakıyet:
başarma, ba-
şarılı olma.
nam:
ad, isim.
neşr:
yayım, yayın.
niyaz:
Allah’a yalvarma ve
yakarma.
rahmet-i İlâhîye:
Allah’ın
sonsuz rahmeti, İlâhî rahmet.
resail:
risaleler, kitaplar.
risale:
kitap, eser.
saadet-i dâreyn:
iki cihan sa-
adeti, dünya ve ahiret mutlu-
luğu.
şaheser:
değeri üstün olan,
üstün vasıflı.
tarz:
biçim, şekil.
tazarru:
yalvarma, Allah’a
huşû içinde yalvarma.
tehdit:
korkutma, gözdağı
verme.
telif:
kitap yazma, eser orta-
ya koyma.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
vaziyet:
durum.
vücut:
var olma, varlık.
zübde:
netice, sonuç, hulâsa,
öz.
| 254 | BARLA LÂHİKASI