Œ
139
œ
[Kuleönü karyesinden İbişoğlu
Mehmed’in bir fıkrasıdır.]
Muhterem Üstadım Efendim!
Kardeşim Mustafa risaleleri yazmaya başlayalı beş se-
ne oldu. Maalesef iki senesini zayi ettik. Üç seneden be-
ri, risaleleri sair arkadaşlarla beraber, hizmetimizin hari-
cinde her zaman okuyup istifade ediyoruz. Bazı, köyümü-
zün ehl-i tarikat olanları, bidayetten kardeşim Mustafa’nın
okuduğuna ehemmiyet vermiyorlardı. Ben de, “Okunan
Sözler, hem tarikate, hem hakikate pek muvafıktır. Hem
bu zamanın yaralarına bir ilâçtır” diyordum. Ve her ne
zaman ye’s içerisinde kalsam kardeşimin yanına gelir,
işittiğim hakikatleri Risale-i Nur’dan okutur, dinler ve Ri-
sale-i Nur’un verdiği feyizle yaralarım tedavi olur, gider-
dim. Herhangi bir meseleden bahsedilse, Risale-i Nur’da
en iyisi vardır. Yalnız çok insanlar var ki Sözlerin kıyme-
tini bilmiyorlar. Ben de bütün bu söylenen sözlere ilâç,
risalelerde vardır diyorum. Olanca kuvvetimle küre-i arza
bağırarak derim ki: “Hariçte görülen marazlara ilâç
vardır.”
Ey Kardeşlerim
! İstifade edelim. Bu risalelerden is-
tifade etmeyenler ne kadar akılsızdırlar! Çok şükürler ol-
sun ki, böyle bir zat-ı muhtereme Cenab-ı Hak bizi eriş-
tirdi.
(1)
o
ás
æp
ªr
dGn
h ! o
ór
ªn
ër
dn
G
bidayet:
başlangıç, ön, ilk.
ehemmiyet:
önem, değer, kıy-
met.
ehl-i tarikat:
tarikat mensubu.
feyiz:
ilim, irfan.
hakikat:
gerçek, asıl, esas.
hariç:
bir şeyin dışında kalma.
istifade:
faydalanma, yararlan-
ma.
küre-i arz:
yer küre, dünya.
maraz:
hastalık.
mesele:
konu.
muvafık:
uygun, münasip.
risale:
kitap, eser.
tarikat:
Allah’a ulaşmak için
şeyhin gözetiminde müridin
takip edeceği terbiye usul ve
yolu.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
ye’s:
ümitsizlik.
zat-ı muhterem:
muhterem,
saygıdeğer, ihtiram edilen ki-
şi.
zayi:
elden çıkmış, zarar, zi-
yan.
1.
Hamd ve minnet Allah içindir.
| 262 | BARLA LÂHİKASI