Barla Lâhikası - page 225

niam-ı İlâhîye hadsizdir. Fakat her gün, her saat, hatta
her dakika ve saniye bu fânî hayattaki nasibimin kesildiği-
ni ihtar etmekte olmasına rağmen, yine tamamen dünya-
dan elimi çekmekliğim mümkün olamıyor. Hazret-i
Kur’ân’a, sevgili Üstadıma çok kuvvetli merbutiyetim ve
Nebî-i Efham Sallâllâhü Aleyhi Vesellem Efendimiz Haz-
retlerinin getirdikleri din-i mübine ve şeriata lâyetezelzel
imanım, mübarek duanızla bu fakir-i pürkusuru, inşaallah,
hüsranda koymaz ümidi, yegâne tesellimi teşkil ediyor.
Bu mektubunuzda Yirmi Altıncı Sözün Zeylinde bahis
buyurulan ve âlâ kadri’t-tâkat, hükmüne tevfîk-ı harekete
çalıştığım yol –ki; acz, fakr, şefkat, tefekkür tarikıdır– aziz
ve muhterem Üstadımın tarif ve tavsiye ve irşat buyur-
dukları kestirme, Kur’ânî ve nuranî caddedir. İnşaallah bu
yoldan dönmem. Temenni ederim ki, hiç eksilmeyen ve
vazife namı altında uhdeme tevdi edilen işler bu sene dua-
nızla ve hayırlısıyla biraz azalır da, hakikî hizmete daha
ziyade çalışırım.
(1)
o
?«/
ar
ƒs
àdG $G n
øp
en
h
Hulûsî
ì®í
Œ
129
œ
[Sabri’nin fıkrasıdır.]
Üstad-ı Azam Efendim Hazretleri!
Bu defa hoş ve lâtif tevafukatıyla nuranî yolculara
dest-i manevîsini uzatarak, ziyadar parmağıyla “Bizler
BARLA LÂHİKASI | 225 |
münevver.
sallallahü aleyhi vesselam:
salat
ve selam ona olsun.
şefkat:
karşılıksız sevgi besleme,
içten ve karşılıksız merhamet.
şeriat:
Allah’ın emri, İlâhî kanun.
tarif:
bir kavramı kelimelerle ifa-
de etme.
tarik:
yol, meslek, seçilen tarz.
tavsiye:
öğütleme.
tefekkür:
mantık kaidelerine uy-
gun bir şekilde düşünme, fikir ge-
liştirme.
temenni:
dilek, istek, arzu.
teselli:
avunma.
teşkil:
oluşturma, şekillendirme.
tevdi:
emanet etme.
tevfik-ı hareket:
hareketin uy-
gunluğu; uygun davranışta bu-
lunma.
uhde:
sorumluluk.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin, özel isim yerine ge-
çen bir sıfatı; öğretici, öğretmen.
vazife:
dinî mükellefiyet, yüküm-
lülük.
yegâne:
biricik, tek, yalnız.
zeyil:
ek, ilâve.
ziyade:
çok, fazla.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
âlâ kadri’t-takat:
gücü yetti-
ği kadar.
bahis:
konu.
dest-i manevî:
manevi el.
din-i mübin:
hak ve hakikati
açıklayan din, İslâm.
fakir-i pür kusur:
çok kusur-
lu fakir.
fakr:
fakirlik, yoksulluk, muh-
taçlık.
fânî:
ölümlü, geçici.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hüsran:
zarar, ziyan, kayıp.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
irşat:
doğru yolu gösterme,
gafletten uyandırma.
Kur’ânî:
Kur’an’a
ait,
Kur’an’dan gelen.
lâyetezelzel:
sarsılmaz, güve-
nillir, devamlı.
merbutiyet:
bağlılık, mensup
oluş, mensubiyet, eklilik.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
nam:
ad, isim.
nasip:
Allah’ın kısmet ettiği
şey.
Nebi-i Efham:
en büyük Pey-
gamber, Hz. Muhammed
(
ASM
).
niam-ı İlâhîye:
Allah’ın ver-
miş olduğu nimetler, ihsanlar.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
1.
Muvaffakıyet Allah'tandır.
1...,215,216,217,218,219,220,221,222,223,224 226,227,228,229,230,231,232,233,234,235,...720
Powered by FlippingBook