hissiyat-ı ulviye-i rakika bahşetmektedir. Bu hissiyat-ı âli-
ye ile hayatımız o kadar tazelendi ki –yeni hayatımızda
sabit kadem olmak şartıyla– Hallâk-ı Azîm’den uzun
ömürler temenni ediyorum. Zira mütalâasına doyamıyo-
rum. Ne kadar okursam okuyayım, diğer bir okuyuşum-
da okumamış gibi oluyorum ve yeni bir eser okur gibi olu-
yorum; hadsiz bir zevk-i manevî ve nihayetsiz bir hazz-ı
ruhî ile okuyorum.
İşte, gerek
Sözler
ve
Mektubat
ve gerekse remizlerin
en harika vasfı, zannedersem bu ince noktada olsa ge-
rektir. Âsâr-ı saireyi bir defa okuyunca, ikinci bir defa
okumaya o kadar heves uyanmıyor. Kur’ân-ı Hakîm’in
envarını ne kadar okursam okuyayım, def-i cû edemiyo-
rum. Bilhassa remizler, fakiri çok teshir ve hayrete müs-
tağrak kıldı. Ve onları derhal yazıyorum.
Re’fet
ì®í
Œ
126
œ
[Ahmed Hüsrev’in fıkrasıdır.]
Bizi tarik-ı hakta dolaştıran, manevî yaralarımızı teda-
vi eden, hakikat uğrundaki düşüncelerimize bir kat daha
metanet veren, bugünün şeytankârâne tehdidatına rağ-
men cesaretimizi takviye eden ve her hususta ruh ve
kalblerimizi iman ve hakikat nuruyla nurlandıran ve sa’yi-
mizde teşci eden ve Kur’ân-ı Hakîm’in iki ayetini ihtiva
BARLA LÂHİKASI | 219 |
temenni:
dilek, istek, arzu.
teşci:
gayrete getirme.
teshir:
cezbetme, kendine bağla-
ma.
vasf:
özellik.
zevk-i manevî:
manevî zevk,
manevî lezzet, tat.
Zira:
çünkü, ondan ki, şundan, şu
sebepten ki, onun için.
asar-ı saire:
Diğer eserler.
bahş:
bağış, ihsan, verme.
bilhassa:
özellikle.
def-i cû:
açlığı gidermek.
envar:
nurlar, aydınlıklar, ışık-
lar.
eser:
basılma kitap.
fıkra:
kısım, fasıl, bölüm.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakikat:
gerçek, doğru.
Hallâk-ı Azîm:
yüce yaratan,
yüce yaratıcı Allah.
hârika:
olağanüstü.
hazz-ı ruhî:
ruha ait haz,
zevk.
heves:
bir şeye karşı duyulan
istek, arzu.
hissiyat-ı ulviye-i rakik:
yü-
ce şefkat ve merhamet hisle-
ri.
husus:
mevzu, konu.
kadem:
ayak.
Kur’ân’ı Hakim:
her yönüyle
hikmetli Kur’ân.
manevî:
ruha ve içe ait olan,
ruhî.
metanet:
metin olma, daya-
nıklılık; gayret.
müstağrak:
kendinden geç-
miş.
mütalâa:
okuma, dikkatli
okuma.
nihayetsiz:
sonsuz, sınırsız.
remiz:
işaret; istediğini işaret-
le ifade etme, ima.
sa’y:
iş, çalışma, çabalama.
sabit:
durağan, değişmeyen.
şeytankârane:
şeytancasına.
takviye:
kuvvetlendirme,
sağlamlaştırma.
tarik-ı hak:
hak ve hakikat
yolu.
tedâvî:
hastalığı iyileştirme
için yapılan bakım.
tehdidât:
tehditler.