Barla Lâhikası - page 194

ile, bazı yevm sohbet-i irfaniyenizde bulunup ruhlarımıza
gıda bahşolundu.
Şu tulûatımı arza ictisar ediyorum.
Halka-i hakikatte devrandadır ol mübarek Üstad.
Kavuşturdular ruhunu, ervah-ı enbiyaya anın.
Mest-i müstağrak olup hayrettedir ol mübarek Üstad.
Mübarek Kur’ân’ın dellâlısın dediler ana.
Sözleri candır, onu tutmayan ruhsuzdur heman.
Bütün söylediği nur-i hikmettir anın.
Mirac-ı ruhanîde devrandadır ol mübarek Üstad.
Kalbim içre feyz-i Nurun görmüşem heman.
İçi umman-ı vahdette, dışı sahra-i kesrette görünür
Üstad.
Dünyada, uhrada refik olalım ana.
Umarım, Mevlâm ihsan eder biz âciz kullarına.
Nasuhizade Mehmed söyledi heman bu sırları.
Hazine-i Kur’ân’ın bir miftahıdır Hazret-i Üstad.
Nasuhizade Şeyh Mehmed
ì®í
âciz:
gücü yetmez, zavallı.
ana:
ona.
anın:
onun.
arz:
sunma.
bahş:
bağış, ihsan, verme.
dellâl:
ilân edici; hakka davet
eden.
devran:
bazı tarikatlarda ya-
pılan bir çeşit zikir şekli.
ervah-ı enbiya:
peygamber-
lerin ruhları.
feyz-i nur:
nur irfanı, ilmi, ışı-
ğı.
halka-i hakikat:
gerçekler
halkası.
Hazine-i Kur’âniye:
Kur’ân’ın
hazinesi.
heman:
hemen, vakit kay-
betmeden, derhâl, acele ola-
rak, çarçabuk, o anda.
ictisâr:
cür’et etme, cesaret
gösterme.
ihsan:
verilen, bağışlanan
şey.
mest-i müstağrak:
mest
olup kendinden geçme.
miftah:
açan alet, anahtar.
mirac-ı ruhânî:
Ruhen mira-
ca çıkış.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kut-
lu, uğurlu.
nur-i hikmet:
hikmetin nuru,
aydınlığı.
refik:
arkadaş, yoldaş, yol ar-
kadaşı.
sahra-i kesret:
çokluk sahra-
sı, çok başlılık sahrası.
sohbet-i irfaniye:
irfanla,
ilimle ilgili sohbet; bilgi ve ir-
fan kazandıran sohbet.
tulûat:
kalbe doğan fikirler.
uhra:
ahiret, öbür dünya.
umman-ı vahdet:
birlik der-
yası, birlik okyanusu.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
yevm:
gün, yirmi dört saatlik
zaman.
| 194 | BARLA LÂHİKASI
1...,184,185,186,187,188,189,190,191,192,193 195,196,197,198,199,200,201,202,203,204,...720
Powered by FlippingBook