Barla Lâhikası - page 185

“Elhamdülillâh” dedim. Hele mübarek Sure-i Rahman, şu
zamanın efkâr-ı batıla ve firavunmeşrep kafalara yıldı-
rımmisal saika ile pek sarih bir surette, her işi Rahmanir-
rahîm’in diye ispat ve otuz bir defa bir cümle tekrar ile,
çerçöpten ibaret olan tabiiyyun ve maddiyyun tahassun-
gâhlarını, o kudsî harflerinin remziyle zirüzeber ediyor.
Zaten Üstadım, çok yerlerde beyan buyurduğunuz gibi,
bu kâinat kitabını açan Kadîr-i Zülcelâl ve Hâkim-i Zül-
kemal, o kitabı kapayıncaya kadar, o kitabın sahife, sa-
tır, harf ve noktalarını hakkıyla izah edecek ve hikmetini
gösterecek bir müfessir, bir muarrifini ve o muarrifin ve-
rese-i hakikîsini rahmeti muktezası ile eksik etmeyecek.
(1)
»
u
Hn
Q p
?°r
†n
a r
øp
e Gn
ò'
g!o
ór
ªn
ër
dn
G
Evet Üstadım!
Şahidim ki, çok yorgunsunuz ve yo-
ruluyorsunuz. Fakat o vazifenin kudsiyeti yorgunluğa de-
ğil, her şeye tercih edileceğini buyuruyorsunuz. Madem
şu zamanda iki mühim cereyan-ı azîmenin birisinin ku-
mandasını Cenab-ı Hak size tahmil etmiş oluyor ki, bü-
tün dünya Kur’ân’ın beyan ve esrarından manen sizi din-
liyor, inşaallah her vakit dinleyecek. Bu manevî muhare-
be zamanında netice-i muharebe yalnız insanların izmih-
lâline değil, belki bütün mevcudatın netice-i tahribini ta-
şıyan ve istimal eden muharriplerledir. Öyle ise siz yalnız
bize değil, ilâyevmilkıyam bâkî kalacak Müslüman yavru-
larının yaralanmaması için zırh; ve bir endahtta dünyayı
sarsan, güruh-i hazeleyi boğucu dumanlar içinde bırakan
Kur’ân-ı Hakîm’in son sistem malzeme-i mübarekelerini
BARLA LÂHİKASI | 185 |
terme.
istimâl:
kullanma.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile an-
latma.
izmihlâl:
yok olma, yok olup git-
me, mahvolma.
Kadîr-i Zülcelâl:
sonsuz büyük-
lük, haşmet ve kudret sahibi, Al-
lah.
kâinat:
evren; yaratılmış olan
şeylerin tamamı, bütün âlemler.
kudsî:
mukaddes, yüce.
kudsiyet:
kutsallık, mukaddeslik,
azizlik.
kumanda:
komuta.
maddiyyun:
maddeyi ezeli ve
ebedi kabul edenler.
madem:
...den dolayı, böyle ise.
manen:
mana bakımından, ma-
naca.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her şey, mahluklar.
misal:
eş, benzer.
muarrif:
tarif eden, etrafıyla anla-
tan, bildiren.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müfessir:
tefsir eden, açıklayan,
kısa bir şeyi genişletip anlamını
ortaya koyan, kapalı söylenmiş
bir şeyi açıp anlatarak anlamını
ve maksadını açığa çıkaran.
muharebe:
savaşma, savaş, cenk,
harb.
muharrib:
tahrip eden, harâb
eden, yıkıp yok eden.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
muktezâ:
iktiza etme, gerekme.
netice-i muharebe:
harb sonucu.
netice-i tahrip:
dağılma bozulma
neticesi.
Rahmanürrahim:
çok şefkatli,
çok merhametli olan Allah.
rahmet:
acıma, merhamet etme,
esirgeme, bağışlama, şefkat gös-
terme.
remz:
işaret, işaretle anlatma, is-
teğini işaretle ifade etme.
saika:
semadan gelen şiddetli
ses.
sarih:
açık, meydanda, aşikâr.
suret:
biçim, şekil, tarz.
tabiiyyun:
tabiatçılar.
tahassungâh:
sığınma yeri, sığı-
nak.
tahmil:
yükleme.
tercih:
ayırma, seçme.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nursî
Hazretlerinin, özel isim yerine ge-
çen bir sıfatı; öğretici, öğretmen.
vazife:
dinî mükellefiyet, yüküm-
lülük.
verese-i hakiki:
gerçek varis, mi-
rasçı.
zirüzeber:
altüst, karmakarışık,
darmadağın.
zırh:
koruyucu çelik levha.
bâkî:
ebedî, daimî, sürekli ve
kalıcı olan.
beyan:
anlatma, açık söyle-
me, bildirme, izah.
Cenab-ı Hak:
Allah (c.c).
cereyan-ı azîme:
kuvvetli
akım, büyük cereyan.
efkâr-ı batıla:
bâtıl düşünce-
ler, çürük, boş görüşler, ger-
çek olmayan fikirler.
Elhamdülillâh:
Allah’a hamd
olsun, Allah’a şükür.
endaht:
atma, atış; atılma.
esrar:
sırlar, gizli hakikatler.
firavunmeşrep:
benlik ve
enaniyet yönüyle firavun yo-
lunda yürüyen.
güruh-i hazele:
alçaklar gü-
ruhu, aşağılıklar topluluğu,
kalleşler takımı, adîler, şeref-
sizler kısmı.
Hâkim-i Zülkemal:
kemal sa-
hibi hâkim olan ve her şeye
hükmü geçen, Allah.
hikmet:
İlahî gaye, yüksek
bilgi, fayda.
ibaret:
meydana gelen, olu-
şan.
ilâyevmilkıyam:
kıyamet gü-
nüne değin, kıyamete kadar.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
1.
Rabbimin bu fazlından dolayı ezelden ebede kadar Allah’a hamd olsun. (Metnin “Elhamdü-
lillâh” kısmı birçok ayette geçmektedir. Sonraki kısım ise Neml Suresinin 40. ayetidir.)
1...,175,176,177,178,179,180,181,182,183,184 186,187,188,189,190,191,192,193,194,195,...720
Powered by FlippingBook