Barla Lâhikası - page 173

Lübbi-i Lüb ma’rifettir mâhasal,
Yüzyüze hakka itaattir sözün.
Ehl-i şevke âb-ı hayat bahşeden,
Hıdr-ı bahreyn-i velâyettir sözün.
Bar-ı sıkletten ukulü kurtaran,
Nur-i İlyas-ı riyazettir sözün.
Kulluğun efdalini izhar eden,
Zülkifl-i ibadettir sözün.
Sed çeker kâfir olan ye’cüclere,
Çünki Zülkarneyn-i Kudrettir sözün.
Sırr-ı tesbihatı telkin eyleyen,
Misl-i Yunus gavvas-ı hakikattir sözün.
Rahmet-i Rahman’ı hep tezkâr eder,
Hamd-i Zekeriya’ya rahmettir sözün.
Tab ile şerh-i kitab-ı Hak eder
İlm-i Yahya-i verasettir sözün.
Mürdeyi ihya, körü bina eder,
Nefha-i İsa-i fıtrattır sözün.
Müjde-i peyman-ı külûb-i ehl-i hak,
Mahi-i tarik-i fetrettir sözün.
BARLA LÂHİKASI | 173 |
eden, sünnet yolunu açan.
marifet:
bilme, derin bilgi.
misl-i Yunus:
Yunus (a.s) gibi,
ona benzer.
müjde-i peyman-ı kulub-û ehl-i
hak:
hak ehli olan mü’minlerin
gönüllerine yemin müjdesi, onla-
ra güven veren, rahatlatan haber.
mürd:
ölmüş, ölü.
nefha:
güzel koku.
nefha-i İsa-yı fıtrat:
Hz. İsa (a.s)
ölüleri Allah’ın izniyle dirilten fıtrî
nefesi.
nur-i İlyas-ı riyazet:
nefsini ıslah
için az şey ile yetinen İlyas (a.s)
nuru.
peyman:
yemin, and, kasem.
Rahmet-i Rahman:
rahman olan
Allah’ın rahmeti, yaratılmışlara
sonsuz şefkat ve merhametle
muamele eden Allah’ın rahmeti.
riyazet:
idman, temrin.
set:
mani, perde, engel.
sıklet:
ağırlık, yük.
sırr-ı tesbihat:
tesbihatın sırrı,
namazdan sonraki tesbihlerin ha-
kikati, hikmeti.
tâb:
basma, baskı.
telkin:
fikir aşılama, zihinde yer
ettirme.
tesbihat:
tesbihler, Cenab-ı Hak-
kın bütün noksan sıfatlardan
uzak ve bütün kemal sıfatlara sa-
hip olduğunu ifade eden sözler.
tezkâr:
hatırlama, anma, hatıra
getirme.
ukul:
akıllar, zihinler, uslar.
velâyet:
velîlik, ermişlik, Allah
dostluğu.
Zülkarneyn-i Kudret:
kudret, ya-
ni gücü yeterlilik bakımından Zül-
karneyn gibi.
zülkif-i ibadet:
ibadet, kulluk ba-
kımından Zülküf (a.s) gibi.
âb-ı hayat:
hayat suyu.
bahreyn:
iki deniz, Basra Kör-
fezi ile Hind Denizi veya Kara-
deniz ile Akdeniz.
bahş:
bağış, ihsan, verme.
bar-ı sıklet:
ağır yük.
bînâ:
gören, görücü.
efdal:
faziletli, üstün.
ehl-i hak:
hak ehli, iman, İslâ-
miyet ve hak yolunda olan,
hak mezhepte olan.
ehl-i şevk:
şevk, istek ve arzu
sahipleri.
fetret:
gevşeklik, zayıflık, ih-
malcilik, bezginlik.
fıtrat:
yaratılış, tabiat, mizaç,
huy.
gavvas-ı hakikat:
dalgıç gibi
derin hakikatleri çıkarıp gös-
teren, tanıtan.
hakka:
Cenab-ı Hak.
hıdr-ı bahreyn-i velâyet:
Hı-
zır (a.s)’ın geniş kapsamlı veli-
liği.
ihya:
uyandırma, canlandır-
ma.
ilm-i Yahya-i veraset:
Yahya
(a.s) ilminin mirasçısı.
itaat:
söz dinleme, boyun eğ-
me, emre uygun hareket et-
me.
izhar:
gösterme, açığa vurma.
kafir:
Allah’ı ve İslamiyeti in-
kar eden, dinsiz.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
Lübbî:
öz ile alâkalı, iç ile ilgi-
li.
lübbi-i lüb:
öz be öz.
mâhasal:
hâsıl olan, meyda-
na gelen; netice, sonuç.
mah-i tarik-i fetret:
semavi
hükümlerin sükun bulduğu,
bulanık zamanda peygamber
yolunun kapanmasıyla açılan
küfür ve günah yolunu yok
1...,163,164,165,166,167,168,169,170,171,172 174,175,176,177,178,179,180,181,182,183,...720
Powered by FlippingBook