Barla Lâhikası - page 172

Hak cemaliyle kemalin gösteren,
Hüsn-i Yusuf’tan işarettir sözün.
Yokluk içre, varlığa kaim olan,
Sabr-ı Eyyub-i metanettir sözün.
Mülhit fir’avnları gark eyleyen,
Tur-i Mûsa-i şeriattır sözün.
Serteser mizan-ı hikmetle rasîn,
Çün Şuayb-ı emn ü adalettir sözün.
Ehl-i idlâli eder zirüzeber,
Sanki Harun-i fesahattir sözün.
Asker-i Calûd küfrü mahveder,
Savt-ı Davud-i hilâfettir sözün.
Marifet-i takva ve hikmet mülküne,
Bir Süleyman-ı emanettir sözün.
Hâsılı dertlilere derman eder,
Dest-i Lukman-ı hazakattir sözün.
Ba’sü ba’del mevte kaim hüccetin,
Çun Üzeyr mazhariyettir sözün.
Söz değil özdür bütün tibyanınız,
Vech-i Hakka hep işarettir sözün.
adalet:
düzenli ve dengeli dav-
ranma.
asker-i calûd:
Kur’ân da anlatılan
Calud isimli bir komutanın askeri.
ba’sü ba’delmevt:
ölümden son-
raki diriliş.
cemal:
güzellik, Cenab-ı Hakkın
lütuf ve ihsanı ile tecellisi.
çün:
çünkü, şu sebepten ki, ma-
dem ki, nasıl, nice, niçin, gibi, mis-
li.
derman:
ilâç, çare.
dest:
el.
dest-i Lokman-ı hazakat:
Lok-
man (a.s) şifalı eli.
ehl-i idlâl:
dalâlet ehli, dinsizler.
emn:
rahatlık, düzen.
fesahat:
güzel ve açık konuşabil-
me.
firavn:
firavun.
gark:
boğma, boğulma.
Harun-i fesahat:
fesahatin Haru-
nu, güzel ve düzgün konuşmasıy-
la benzetiliyor.
hâsıl:
sonuç, netice.
hazâkât:
doktor veya sanatçı us-
talığı.
hikmet:
İlahî gaye, yüksek bilgi,
fayda.
hilâfet:
halifelik, vekillik, birinin
yerine geçme.
hüccet:
delil.
hüsn:
güzellik.
hüsn-i Yusuf:
Yusuf peygam-
berin güzelliği.
kâim:
ayakta duran, var olan.
kemal:
olgunluk, mükem-
mellik, kusursuz, tam ve ek-
siksiz olma.
mahv:
yok etme, ortadan
kaldırma, bitme.
marifet-i takva:
Allah’ı bilip
tamına ve imandan gelen bir
hisle günahlardan korunma.
mazhariyet:
nail olma, şeref-
lenme.
metanet:
metin olma, daya-
nıklılık; gayret.
mizan-ı hikmet:
hikmet tera-
zisi.
mülhit:
İslam dininden ayrı-
lan, Allah’ı inkar eden, dinsiz,
imansız.
rasîn:
sağlam, dayanıklı.
sabr-ı Eyüp:
Eyüp’ün sabrı,
Hz. Eyüp peygamberin dillere
destan olan sabrı.
savt:
ses, sadâ.
savt-ı Davud-i hilâfet:
Hz.
Davud (a.s) gür ve güzel sesi.
serteser:
baştanbaşa.
Şuayb-ı emn-i adalet:
Şuayb
(a.s) peygamber en belirgin
özelliği olan adaleti ve güveni
gibi.
Süleyman-ı emanet:
imar et-
me konusunda gayret eden
Süleyman Aleyhisselâmın bu
hareketi, işi.
tibyan:
beyan, açıklama.
Tur-i Mûsa-i şeriat:
Hz. Mûsa
(a.s) Allah’ın konuşmasına
muhatap olduğu dağ.
vech-i hak:
Hakkın vechi, hak
yönüyle.
zirüzeber:
altüst, karmakarı-
şık, darmadağın.
| 172 | BARLA LÂHİKASI
1...,162,163,164,165,166,167,168,169,170,171 173,174,175,176,177,178,179,180,181,182,...720
Powered by FlippingBook